söylenecek şeyler var


Yaşadığımız dünyada söylenecek sözümüz var, söylüyoruz da. Yaşadığımız dünyayı ilgilendiren herşey bizi de ilgilendiriyor çünkü. Çünkü bugün, Irak'taki herşey tarafından etkileniyoruz aslında. Bugün Irak'taki katliamın mağduru olmayışımız, bizi o çirkin savaşın sonuçlarından kurtarmıyor.. bizi; o çirkin savaşın daha-da içine sokuyor. Bugün, dünyanın hiç adını duymadığımız bir toprak parçasında işlenen siyasi bir cinayet, bugün açlıktan ölen bir afrikalı, bugün kürdistan'da paramiliterler tarafından patlatılan bir bomba, bugün bizim uzağımızda yaşanan baskı, ayrımcılık.. bugün tanığı olmadığımız bir şiddet, zulüm.. hepsi bizim-de içinde yaşayacağımız geleceği olumsuz etkiliyor. Hepsi için söylenecek şeyler var.. eğer söylenecek şeyleri bir takım zırvalıklarla "susulacak şeyler'e" çevirirsek, bunun için çaba sarf edersek, herşeyi "bize, bizim olana, bize değene" indirgemeye çalışırsak bugün bu yaptığımızın bedelini yarın çok ağır bir biçimde ödeyeceğizdir. Asla unutmamamız gerekir ki; herşeyin bir karşılığı-bedeli vardır. Bizler; bugün dünyanın bize adımızı haykırarak hitap etmeyen herşeyiyle de sorumluyuz. Bizler; gelişen dünyanın parçasıyız ve olumlu-olumsuz herşeyden etkileniyoruz. Bunu bugün, kürsüleri işgal eden ve hiç-ama hiç susmadan sürekli konuşan birilerine anlatmanın imkansız olduğunun da farkındayız. Bugün tüm bu olumsuzluklara karşı ilerletmeye çalıştığımız mücadelemiz; kürsülerimizi işgal eden ve enerjimizi sömüren "o birilerine" yüzünden ağır-aksaktır. Şunun bilincindeyiz; onların asla ayak basamayacağı kürsüler kurmalıyız. O kürsüleri; toplumsal olumluluklar yaratarak değere bindirmeli, kazanımlarla taçlandırmalıyız. Somut ve gerçek üzerine; yarınımızı belirleyecek gücü bugünden ördürmeliyiz. Bunun için söylenecek şeyler var... biz; söylenecek şeyin öncülerine her geçen gün ulaşmaya çabalıyoruz. Bu çabalamaların bize doğurduğu sonuçlar bizim için çok önemli. Dostumuz-düşmanımız şunu anlamış vaziyette; hiç kimsede olmayan birşeye ne mutlu ki artık biz sahibiz ve o şey kuşkusuz ki; samimiyetle hareket eden, hedefi ve hedefine çizdiği yolu güçlendirmek için çabalıyan bir kadrodur. Bu kadronun bir lideri olmasa-da, gönüllü kolektivist biçimde çizdiği programı vardır. Biz bu gücün farkındayız.. tüm bu dostluğumuzun ortak söyleyeceği şeyler var.. bu çok önemli, bu örgütlülüğümüzün beyanıdır. Bizler, ortak söylenecek şeyler etrafında örgütlüyüz. Bu örgütlülük bizim artık kürsümüz olmaya-da başladı. Bu kürsü-de; enerjimizi sömüren ve sürekli ama sürekli konuşan hiç kimsenin yeri-de yok. Bunu-da artık dost-düşman bilmelidir. Bu kürsü; bugüne kadar susturulanların kürsüsü olma yolundadır. Bugüne kadar söylenmeyenler, artık bu kürsüde söylenmektedir ve söylenecektir-de. Bu kürsü, toplumsal (Çerkes özelinde) temsiliyetimizi hipotekleyenlere karşı ciddi bir mücadelenin kürsüsü oluyor. Bize sus diyenlere karşı-da sıkı bir tokat, bize sus diyenlere karşı en net cevap...

söylenecek şeyler var yoldaşlar..

ve o şeyler; bugün ötekileştirilmiş ve susturulan, susturulmak için çaba sarf edilenlerin yüreklerinde yankıdadır. Bizler; bu yiğitlerin yüreklerinde yankılanan herşeyi ağızlarına getireceğiz. Bizler; kürsülere hipotek koyanlara karşı özgür kürsülerimizi; söylenecek şeylere adayacağız. Bunun için dövüşeceğiz. Susturulmuşları bulacak ve özgür kürsülerimizde konuşturacağız. Bu bizim geleceğimiz için sorumluluğumuzdur. Bugün; içinde yaşadığımız dünyada olan herşeye karşı söylenecek sözümüz vardır. Bu yarın için ödevimizdir.

Share:

Çanlar çalmaya başladı

Hiçbirimizin istemediği fakat bir çoğumuzun ne yazık ki beklediği o günlere girilmiş gibi artık.. bu saatten sonra kararlılık, mücadelemizi sürdürmek ve yükseltmek için en çok ihtiyaç duyacağımız ilkemizdir. Kararlılığımızı mücadelemizle güçlendirmeli ve hedefimize doğru bu kararlı mücadele ile tereddüt etmeden gitmeliyiz. Bizi gündelik yaşamlarımızda bile şiddet kampanyaları ile korkutmaya çalışan muktedirler; bu şiddetin dozunu ne kadar arttırabileceklerini hem bize hem de tabanımıza gösteriyorlar. Çanlar çalıyor... Çanlar; elleri kana bulanmış faşistler için 'öldür!' diye çalıyor. Bizler, yaşamın onurlu taşıyıcılığını, bu onurumuzu oluşturan adil ve özgür bir dünya hayalimizi ve bu hayalimizi pratiğe dökerek, dünyanın bu coğrafyasını kandan beslenen emperyalist düzenden, bu düzenin sürdürücülerinden, tetikçilerinden temizleyerek kararlı bir biçimde sürdürmekte ısrarcı olmalıyız. Bizi; yaşamımızı elimizden almakla korkutuyorlar. Hatta içimize saldıkları bu korkuyu; arkadaşlarımızı gözlerimizin içine baka baka öldürerek tescilliyorlar. Kısacası; bizi öldürebileceklerini bize arkadaşlarımızı öldürerek gösterdiler. Sırayla hepimize gelecekmişçesine bir katliam, bir cinayet kampanyasının tam içine çekiyorlar arkadaşlar. Hem militarist örgütleri hem de besledikleri paramiliter grupları artık sokakta. Artık, toplumsal krizin çizgisindeyiz. Direnmek zorunda olduğumuzu, geleceğe bırakmak istediğimiz dünya için biliyoruz. Geleceğe bırakmak istediğimiz dünyanın nasıl olması gerektiği konusunda hepimizin farklı görüşleri olabilir, bu da kendi içimizde aşılacak bir problemdir. Fakat bu problem ölümcül ve hastalıklı değildir. Bizi birleştirecek ve kesin olduğumuz şey; geleceğe bırakmak istediğimiz dünyada neyin olacağı, neyin olmasını istediğimiz olamıyorsa; -ki olamıyor- neyin olmaması gerektiği, neyin olmasını istemediğimiz noktalar bizi bize zorluyor. Sokaklarda, adalet için, özgürlük ve eşitlik için haykıran insanları öldürmeye başladılar. Bütün bunları saklayacak olan, paramiliter katil sürülerini azdıracak olan vatan-bayrak niraları da artık ortada. Artık; bu ceberrut devlet; Tokat'taki yoldaşlarımıza karşı girişilen Linç girişimini, bütün şehirlerdeki faşistlere örnek gösterecek, herkesin böyle olmasını isteyecek kadar açık. Açık-açık bizi ya teslim olmaya -susmaya ya da ölüme davet ediyor. Sokaktaki gerilim yükseliyor dostlar. Şimdi bu mücadelemizin en çokta bireysel ve örgütsel kararlılığa ihtiyacı var. Çünkü, Çanlar, bizzat devlet aklı tarafından savaş için çaldırılıyor. Bizler de bu kirli savaşta; kendimizi müdaafa etmek zorunda kalacağız. Eğer bu, eğer bir davetiye ise; Nazım Hikmet'in Sacco ve Vanzetti için yazdığı şiirin şu mısralarıyla cevap veriyorum:

"
Burjuvazi,
kavgaya davet etti bizi
davetleri kabulümüzdür!
Biz nasıl bilirsek hep bir ağızdan gülmesini,
biliriz öylece yaşamasını ölmesini
hepimiz – birimiz için,
birimiz – hepimiz için!..”

Share:

Çerkesçe

Translate

Çerkesler

Çerkesya

Çerkesya ya da Çerkezistan (Çerkesçe: Адыгэ Хэку,[1] Rusça: Черке́сия, Gürcüce: ჩერქეზეთი, Arapça: شيركاسيا[2]), Kuzey Kafkasya ve Karadenizin kuzeydoğu kıyısında yer alan bir bölge ve tarihsel bir ülkedir. Bu Çerkes halkının vatanıdır.

Etiketler