İnsan olmak gerekir.

Son yıllarda, geniş kitlelere tüm ağırlığıyla çöken zulüm; bir yandan yaşamlarımızdan  çalarken, bir yandan da kendisini daha görünür-duyulur veriler üzerinden yoğun biçimde konuşulur kıldı. Önceleri zulmü görmeyenlerin, duymayanların, konuşmayanların bir kısmı yaşamaya başladı. Bu-da ortada "mücadele, eylem, pratik" gibi konulara hiç alışık olmayan ve daha önce bunlarla yaşayan gruplara daha önce bunlarla ilgili hiçbir düşüncesi, katkısı ve izlenimi olmayan kimselerin tartışmalarını taşıdı. Daha önce, kendisinde olanı ortaya dökmeyen yararlı-zararlı, anlamlı-anlamsız bir kitle yığınlaştı. Daha vahimi ise, bunlar örgütleşti. Yoğunlaştı. Bollaştı. Dolayısıyla bu da çoğu yerde, kısmi akıl kaosuna dönüştü. Sosyal Medya'da; gittiği tatili, yediği yemeği, aldığı hediyeyi, babasıyla tartışmasını, konser pozunu paylaşmaktan öteye hiç gitmemiş bir kitle, artık sosyal medyada derin tartışmalara sığlık taşıdı. Daha önce bir defa bile Ermeni Soykırımını, Dersim Soykırımını, Çorum, Maraş, Madımak katliamlarını, vahşetlerini hiç araştırmamış, iktidarın devlet ile medyaya verip, kitaplarına yazdırdığı herşeyi hiç araştırmadan kabul etmiş kimseler; bugün anti-faşist, anti-emperyalist, radikal devrimci tavırlar ile inanılmaz bir özgüven içerisinde her yere yayıldılar. Onlara ulaşmak ve örgütlemek isteyen bazı örgütlenmeler ise yanlış yöntemler ile onları daha da sıkıcı hale getirdiler. Açıkça söylemek istiyorum; bugün hemen hemen tüm örgütleşmelerin içinde veya çeperinde bu tür insanlar var ve bu tip kişilere bir şekilde ulaşmak ve bu tip kişileri bir an önce bilinçlendirmek ya da içimizden, herşeyimizden uzaklaştırmak durumundayız. Son günlerde; yaşadığımız şeyler hoş değil. Herkes birbirini, birşey olmakla suçluyor. Bugün Kobane için verilen desteğe akıl kıran itiraz biçimleriyle karşılaşıyoruz. Şurası açıkça bilinmelidir ki; Kobane'yi, Kürt Halk Mücadelesini savunmak için Kürt olmak gerekmez. Hayvan Haklarını savunmak için hayvan olmak gerekmez. Sokakta açlıktan ölmüş bir kedi için üzülmek için kedi olmak gerekmez. Bu, Uygur Türklerinin zulmüne üzülmek için Uygur Türkü olmamak gibi, Filistin için filistinli olmamak gibi bir durum. Bütün bunları anlamak, zalime karşı mücadele yürütmek, hakkı, adalet ve gerçekle savunmak için tek birşey olmak gerekir; o'da insan.. Son günlerde, Çerkes camimasının içinden bazı cahiller tarafından "Çerkes olmamakla" suçlandım. Zihniyet basit ve sığ; Çerkes olmamak bir suç mudur? Elbette yaşamı boyunca övüneceği tek birşeyi olmayan birisi içinde kıymetli olabilir ancak benim Çerkes olmamaktan utanıp-sıkılacağım yok. Hayatta çaba sarfetmeden olduğum nadir şeylerden birisidir Çerkes olmak.. benim ondan başka şeylerim de var. İnsanlık değerlerim, başka bir dünya hayalim, mücadelem, devrimciliğim.. ama herşeye rağmen; Çerkes bir anne-babanın vasıtasıyla mensubu olduğum halkın parçası olduğumu da inkar edemem. Nihayetinde halkımın tarihine, bugün onu yok eden şeylere, ona hayat bulduracak çözüm arayışlarına dahilim. Halkım için; Kobane ve Kürtlerin dışındada mücadeleler yürütmüşlüğüm vardır, mesela "Çerkes Soykırımı Tanınsın" kampanyası gibi.. O zamanda aklen veya fiilen hiçbir katkısı olmayan birileri bugün benim Çerkesliğimi de sorgulamaktalar. Bugün bizim devrimciliğimizi sorgulayanlar da var; elleri Ermeni kanına, Kürt kanına, ırkçılığa, tekleştirmeye bulaşanların yolunda ilerleyerek hemde.

Dediğim gibi,
Kobane'ye üzülmek, orası için düşünmek ve mücadele vermek için Kürt olmanız gerekmez. Kafası, bedeninden sadece Alevi olduğu için koparılan küçük çocukları anlamak için Alevi olmanız gerekmez. Bıçak boğazına dayanmış bir hayvanı anlamak için, hayvan olmanız gerekmez. Hepsi için sadece insan olmanız gerekir. Lütfen biraz insan olun.
Share:

Kürt, Kobane ve Türkiye...

Türkiye'nin "Kart kurt"una karşı onlarca yıldır direnen ve bir adım bile geri gitmeyen Kürtlerin meselesi yeni değil tabi. Kürtler iradelerini her geçen gün daha da ileri bir biçimde göstermekte, yanıbaşında "ekmek-yemek-kab" edebiyatı yapan zavallıların etki alanından sıyrılan gençler için; halklarına dair bir yarın umudunun, bir yarın inancının yolunu da aydınlatmaktadırlar. Zaten esasın özüne bakılacak olduğunda; Devlet sadece Kürtlere değil, halklara saldırmaktadır ama en büyük direnişi elbette Kürt halkı göstermektedir. Kürt halkı üzerine oynanan, mezhepçi, dinci, milliyetçi saldırılar, işkenceler, faili meçhul cinayetler, köy boşaltmalar(sürgünler) bunlar sadece Kürt halkını değil, epeydir sesleri solukları çıkmadan asimile olmaya yüz tutan diğer halkları da dahada geriletmektedir. Çünkü daha öncede belirttiğim üzere Kürt halkı, bölgede yaşayan hemen neredeyse bütün halkların, hakkını arayan çocuklarının önünde somut bir örnek olarak umutları yükseltmektedir. Kaldı ki, tüm bu umutların dışında Kürtlerin halk direnişleriyle elde ettikleri bir çok hakkı, diğer halklar da almaktadırlar. Muhtemelen diğer halkların azgın devletçilik yapmasının temel sebebide burada başlamaktadır. Şöyle ki; hiç itiraz etmediği bir baskı, hiç talep etmediği, uğruna mücadele vermediği, bedel ödemediği bir hak... belki de Kürtlerin bu yolda ödediği bedelleri, geçtiği yolları anlamakta ve empati kurmakta zorlamaktadır. Kürtler yaşadığımız çağda, olduğumuz coğrafyada hem yanıbaşında bulunan diğer halklara hemde elbette Kobane ile tüm dünyaya faşizme karşı direnişi, mücadele azmini göstermektediler. Rojawa Anayasası ile birlikte, kardeşçe ve barış içinde yaşamın temellerini atmaktadırlar. Bugün evet, nihayet Kobane, nihayet Rojawa'da bütün dünyaya yayılan bir umut vardır, kaldı ki; en vahşi faşistler tarafından, ağır silahlara, tanklara rağmen yiğitçe direnen, boyun eğmeyen ortak yaşamın bu çelik iradesi; kültür ve kaynak emperyalizmini benimsemiş tüm devletler için hakiki bir tehdittir. Bizler de bu tehdidin bir parçası olmanın bilincini, otoritenin, hiyerarşinin, devletçiliğin yalan tarihinde yoğrulmuş kişilere ulaştırmanın bir yolu olmak durumudayız. Bizler, bizi tektip olmaya zorlayan ve meydanlarda sürekli "tek devlet, tek millet, tek bayrak" edebiyatı yapanlara karşı "hep birlikte kardeşçe" bilincini yaymalıyız. Türkiye, hemen yanıbaşında pratiğe geçen bu bilinçten en fazla rahatsız olan devlettir. Çünkü bu devlet, içinde onlarca halkı asimile etmek için çabalarken hemen yanıbaşında gösterilen bu pratik, gösterilen bu bilinç Kobane'den Türkiye'nin her şehrine yayılacak bir dalganın kaynağı olacaktır.
Share:

bir dönemeçteyiz.

Kobane'yi ateşiyle yakmak isteyen; kana doymayan örgütlenmiş cehalete, faşizme ve tüm bu gerici yobazlığa karşı direnen, orada bulunan, göğüs göğüse "insanlık mevzilerini" savunan tüm halklara selam olsun. Kürdistan'ın fedaileri; insanlık onurunun parlayan yıldızları olarak bugün tüm dünyanın gözünün önünde, dünyanın bütün halklarına bir ders vermektedirler. Bugün bu derse, aklen, fikren, ruhen destek olanlar; oranın çığlını dünyanın tüm sokaklarına taşımaktalar. Yanıbaşında; insanlık mevzilerine kahramanca savunanları destekleyen Güney Kürdistan başta olmak üzere, Türkiye'nin tüm halklarına karşı; orada cehaleti örgütleyen "eğit-donat" stratejisiyle ortadoğuda akan kanın en büyük sorumlusu olan terörist Türkiye devleti vahşice saldırıyor, tüm bu saldırılar gösteriyor ki; telin diğer tarafında "açık-seçik" yapılan katliam, telin bu tarafında "zihniyet kardeşleri" tarafından da "el altından" uygulanmak isteniyor.

Şimdi; örgütlü cehalete karşı aydınlık blokları oluşturmanın; Kobane'nin, Güney Kürdistan'ın çığlığına omuz vermenin, mücadele azmini perçimleyerek akan kana, yayılan pisliğe karşı en sert, en güçlü mücadeleyi yürütmenin "son vaktidir". Bugün yanıbaşımızdan, yürek kıyımıza kadar dayanan bu savaşa sessiz kalmak, açıkça taraf tutmaktan ötesi değildir. Görülüyor ki; Terörist devletin paralı kalemleri tarafından bir propaganda kampanyası başlatılmış, bir çok arkadaşımız başta olmak üzere, Anti-Faşist Çerkesler sayfasıda bu provakatörlerin saldırılarına maruz kalmaktadır. Anlaşılmalıdır ki; propaganda organlarımızda, Kürdistan halklarına, Kobane'ye, Rojawa'ya karşı her çeşit karapropaganda yürütenlerle tartışacak hiçbir şeyimiz yoktur. Bugün Kürt halkının öncülük ettiği "insanlık savaşına" destek olan Çerkeslere, Çerkes örgütlerine; "Rus Ajanlığı" Türk, Kürt, Arap, Süryani, Zaza ve diğer halklara "Amerika, İsrail ajanlığı" gibi bilinçli bir karalama yapılmaktaysa; bugün köşelerine sinmiş ve tüm yaşamları boyunca haksızlık karşısında tek kelime etmemiş insanlar; "ortalık ateşe veriliyor" diye feryad figan" ediyorlarsa, bugün; "ya sev, ya terk et" zihniyeti tekrar diriltiliyorsa, faşistler; ellerinde bıçakları, sopaları ile tekrar sokaklara inip direnen onurlu insanları katlediyorlarsa şu çok açıktır ki; bugün artık bir "dönemeçteyiz" demektir. Bugün yaptıklarımız ve yapmadıklarımız yarını tayin edecek demektir. Biz yarını belirleyen bu yolda; Rojawa Devriminin bize aşıladığı umuda tutunmakta, serhildan'ı yaymakta ve yaşatmakta kararlı olmak durumundayız.

Buradan tüm Anti-Faşist, Devrimci Çerkes yoldaşlarımıza duyurmak isteriz ki;

Cinayetlerini, katliamlarını, baskılarını, yalanlarını bir takım propagandif söylemler ve eylemler ile kapatmak isteyen; Rojawa'dan yayılan devrimden ürken, ödü kopan terörist devlete karşı uyanık olun. Bugün, yarının temelidir. Yarın; "ya hepimiz için güzel, ya da hepimiz için çirkin olacak"
Share:

Çerkesçe

Translate

Çerkesler

Çerkesya

Çerkesya ya da Çerkezistan (Çerkesçe: Адыгэ Хэку,[1] Rusça: Черке́сия, Gürcüce: ჩერქეზეთი, Arapça: شيركاسيا[2]), Kuzey Kafkasya ve Karadenizin kuzeydoğu kıyısında yer alan bir bölge ve tarihsel bir ülkedir. Bu Çerkes halkının vatanıdır.

Etiketler