İnsanlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İnsanlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Çerkesliği ..... alet etmeyelim!


Çerkesliği .... alet etmeyelim? diyorlar. Böyle sığ bir düşünce olabilir mi? Savunduğum onca şeyin evrensel değerleri var, insani şeyler bunlar. Çerkesler de bu evrende ve insanlar, bunu anlamak çok mu zor? Çok mu zor ekolojik tahribatın Çerkeslerinde yaşadığı dünyaya zarar verdiğini idrak etmek, çok mu zor herhangi bir savaşın Çerkeslerinde geleceğini tehdit ettiğini anlamak, çok mu zor Çerkeslerin de yüzde 50'sinin kadın olduğunu görmek? Adaletin Çerkesleri de daha güvenli bir dünyada yaşatacağı, özgürlüğün Çerkeslere daha iyi bir gelecek sunacağı, eşitliğin Çerkeslere de faydasının olacağı; bunları anlamak üstün zeka gerektiren şeyler mi?

Ben Kürtler Türkleri yok etsin mi dedim?

Ben Aleviler Sunnileri kessin mi dedim?

Ben Ankara'ya, İstanbul'a, Antalya'ya uçaklarla bombalar yağdıralım, bizim istediğimiz gibi yazmayan gazeteleri susturalım, cezaevlerine Türk aydınları sıkıştıralım mı dedim?

Azad'ın Özgür'e attığı kurşuna övgüler mi dizdim?

Kan, kan, kan diye mi haykırdım?

Hiçbirini yapmadım! Çerkesim; Çerkesliğimi hiçbirine bulaştırmadım. İnsanım; insanlığımı hiçbiriyle kirletmedim. Ama siz; hepsini yaptınız. Özneleri değişince, pisliği kaybolmuyor. Zulümde, cinayette, vahşette, katliamda, kan da, faşizmde, ırkçılıkta; öznelere göre işleyen vicdan kadar kirletilmiş bir vicdan olduğunu düşünmüyorum.

Açık açık itiraf edeyim, hayatım boyunca yalnızca bir kişi öldü diye  sevindim, o da; Erdal Eren için "Asmayalım da Besleyelim mi?" diyen, varlığıyla beni hem Çerkesliğimden, hem insanlığımdan inciten birisiydi.
Çerkesleri ... alet etmeyelim diyorsunuz;

Tamam kabul ediyorum, ben Çerkesliği insanlığa alet ediyorum. Edeceğim de. Peki siz benim insanlığa alet ettiğim Çerkeslikten kimi/neyi, neden/niçin koruyorsunuz?

Nart mitolojisindeki aksakallı şöyle der;


"Bu koca dünya henüz pelteleşmemişken / Bu koca yeryüzü henüz pıhtılaşmamışken/  Bu mavi gökyüzü henüz ağlarla örülürken / Ben o zaman beşikte yatan bir çocuktum. / Bu yaşadığımız dünya henüz berkimemişken /Ben o zamanlar bir çobandım. Volga nehrini o delikanlı aştığında / Ben o zaman henüz yeni olgunlaşmıştım. / Kafdağı henüz köstebek yuvası iken / Ben o zaman bir delikanlıydım. / Kafdağı’nın ormanları henüz filizlenmemişken,/  Ben o zamanlar orta yaşlı bir adamdım. / Kas ovasına birlikte girdiğimizde / Bana ağır hakarette bulunuyorsun. / Sen o hakareti yaptığında, / Ben aksakallı bir ihtiyardım... "



İşte Çerkeslerin insanlığa alet olma serüveninin tarihi de tam bu zamana kadar uzanır. Fakat sizin insanlığa alet olan Çerkeslikten çıldırışınızın tarihi 150 yıl bile olamaz.

Share:

Doğru bildiğimiz yolun yolcusuyuz Kardeşlerim

Kendimizi neye göre konumlandırmalıyız diye soruyor genç arkadaşlarım, bunu bana soruyorlar ve elbette verdiğim cevaplar birileri için muazzam iken diğerleri için felaket oluyor. Yani cevabımı beğenenin de beğenmeyenin de bilmesi gereken tek şey; benim verdiğim cevap bütün doğru yolların en doğrusu değil, benim inandığım yolun kendisi. Ben başkalarının inandığı başka yolların olduğunu kabul ediyorum, yadırgamıyorum da. Hatta eğer gerçekten aynı amaca hizmet etmek için, farklı yollara inanıyorsak; benimle aynı yolda olsun ya da olmasın, bütün yolların yolcularına helal olsun.

 Ama benimle aynı amacı paylaştıklarını iddia etmiyorlar ve hatta benim amacıma can havliyle tutunup, benim amacımın o olmadığını da iddia ediyorlar. Benim beyan ettiğim amacımın, esasında kendi amaçları olduğunu ancak benim kendilerinin amacını kullanarak farklı bir amaca hizmet ettiğimi bile söylüyorlar. Bunu açık saçık ya da gizli kapaklı yapıyorlar, ortalıkta örneğinden bol bir şey yok.

Bana "partizan" yaftası yapıştırmışlar, amacıma alet ettiğim ve bunu kendilerinden de saklamadığım partiye "terör" yaftası yapıştırmışlar, eksenimize topladığımız insanlara "aptal" ya da "hain" muamelesi yapıyorlar.

Kısacası biz onlar için büyük ihtimalle "teröristiz" hiç yoksa "sempatizanıyız"
Aslında öyle değil, aslında benim partizan olmadığım, amacıma alet ettiğim ve bunu kendileriyle de gönül rahatlığıyla paylaştığım partinin terör partisi olmadığı, eksenimize toplanan insanların da ne aptal ne de hain olmadığı bal kabağı gibi ortada.
Yani demem o ki, o kadar da ortadayız ki; işte asıl içlerine sinmeyen bu. Bu kadar ortada olmamız. Yoksa benim gibi de, parti içinde, eksendeki topluluklar gibi de insanlar 3-5 yılın ürünü değiliz; devasal köklerimiz yok, ama belirli bir tarihimiz var.
Şimdi tekrar gelelim amacımıza, bizim amacımız nedir? Yani uluslararası emperyalist düzeni bırakmış, bütün ezilenler içinde hangi farklı kimliği temsil ediyoruz? Çerkeslerin tamamını temsil etmediğimizi söylüyorlar, başından sonuna kadar katılıyorum bu tespitlerine. Çerkeslerin tamamını temsil etmiyoruz, edemeyiz de. Sizde edemezsiniz. Yani bu olay yalnızca bizim içinde geçerli değil, iktidar partisi bütün Türkleri ve hatta Türkiye'yi de temsil etmiyor aslında o gözle bakınca, hatta Cumhurbaşkanı da öyle.  Mesela beni etmiyor, etmediğini bildiğim binlerce insan var, etmediğini iddia edecek milyonlarca insanda çıkar.  Kaldı ki bu saydıklarım Türkiye devletini hukuken temsil de ediyorlar, yani buna dayalı bir sistemleri var, biz ise o dayalı sisteme de sahip değiliz; yani hiç kimse hukuken de, siyaseten de Çerkesleri tamamen temsil etmiyor.  Bütün Çerkesleri temsil etme iddiası bizim değil, onların. Hem bizi öyleymişiz gibi eleştiriyorlar  hemde bunu yaparken öyleymiş gibi davranıyorlar.

Amacımız Çerkesleri demokrasi alanında görünür kılmak, siyasete angaje etmek. Bir örgüte değil, yani biz bütün Çerkesler HDP'li olmalıdır demedik, biz aslında HDP'li olmayan Çerkeslere; hangi partili olursanız olun, hangi siyasi anlayışı benimserseniz benimseyin, amacınız Çerkeslik olmalı, HDP'li Çerkeslerin başarabildiği gibi, kendi siyasi kulvarınızda Çerkesleri, kendileri gibi görünür kılın. Sochi'nin neresi olduğunu anlatabilin, Çerkescenin Çerkesler için ne kadar önemli olduğunu hissettirin, Çerkesya'yı unutturmayın diyoruz. Bunları yapmak için HDP'li olmanız şart değil, size bu şartı koştuğumuz tek gün olmadı; biz HDP'de yaptık, siz de kalkın CHP'de yapın, HKP'de yapın KP'de yapın, ÖDP'de yapın, hatta gidin AKP'de yapın, MHP'de bile yapın bizim için hiç fark etmez. Bizim Çerkesler olarak, Çerkeslik için önemsediğimiz bu, diğerleri ise tamamiyle insanlığımız gereği hissettiğimiz hamleler. Yani Kürdistan'daki savaşa, insanları silah baskısıyla göçe zorlamaya, işkenceye, gözaltında kayıplara, cinayetlere, katliamlara tamamen insanlık anlayışımız gereği karşı çıkıyoruz, Rojawa'ya tamamen insanlık değerlerimiz gereği destek veriyoruz. Ermeni Soykırımını tamamen adalet duygularımızla kabul ediyoruz, işçinin emekçinin gasp edilen emeğine tamamen vicdanen sahip çıkmaya çalışıyoruz. Oraya-buraya yollanan tırlara, tamamen kendi vergimizle katliamlara sebep olmamak adına dur diyoruz. Tabi size göre Çerkeslik "insanlık değerlerinin" ötesinde veya dışında bir şey olabilir, bizim için içindedir ve insani değerlerimizle yaptığımız şeylerin Çerkeslere de katkı verdiğine inanıyoruz ama bunları Çerkes duygularımızla değil, insani duygularımızla yaptığımızın da altını çizmek lazım.

Biz 'Çerkesler içinde, Çerkeslik için; zaruri bir anlayışı' temsil ettiğimizi iddia ediyoruz. Ediyoruz da değil, ettiğimizi İDDİA ediyoruz. Bu iddiaya dair; barış, adalet, eşitlik, özgürlük ile beslenen hipotezlerimiz var, bakın teorilerimiz değil, HİPOTEZLERİMİZ. Yani inanın artık bunu anlatmanın her yolunu denedim, son günlerin moda söylemiyle bir tek "bilale anlatır gibi" anlatmadığım kalmıştı.
Yanıldığımızı düşünmüyorum, çünkü yanıldığımıza dair hiçbir emareye rastlamadım. Ama tabi bu mutlak doğru olduğunu dayatmak anlamında da anlaşılmamalı. Yani eğer bizim bildiğimiz yolun dışında, farklı bir yolla Çerkesler için iyi bir şey yapacağınıza dair iddialarınız varsa lütfen çekinmeyin, söyleyin, misyonunu üstlenin, pratiğe geçin. Sakın geri durmayın. Hatta eğer benim ve de arkadaşlarımın bu iddialarınız için katkısı olabileceğine inandığınız bir nokta varsa lütfen iletin, eğer insanlık değerleri sınırları dışına çıkmıyorsa ben kendim elimden geleni yapmazsam namerdim. Ama bugüne kadar görebildiğim tek şey oldu; onların varlık kaynağı da, biziz. Biz varız diye varlar, biz olmazsak onlar da olmayacaklar. Yani varlıkları bizi eleştirmekten, kulp takmaktan, yafta yapıştırmaktan ötesi değil.    Ben anladım ki; biz barışın ve kardeşliğin sokaklarında adımızla, şanımızla; onların söküp atamayacağı, bizimde terk edemeyeceğimiz Çerkeslikle var oldukça, irili-ufaklı bu kişiler olacak. Yani sadece bizde olsa, eyvallah. Hatta bazı kardeşlerimiz öyle sanıyorlar, böyle tipler sadece bizde var gibi, yanlış! Bu insanlar her halkta, her mezhepte var. Yani Türkiye sosyolojisinin bir gerçeği haline gelmişler. Çok takmayalım arkadaşları, nasıl bütün varlıkları bizim varlığımızla bağlantılıysa, değerleri de; bize etkileri kadar. Kendilerini bizden başka hiç kimsenin dinlemediğinin farkına bir gün onlar da bizler de varacağız; işte o gün sıfırı bile tüketecekler.
Bazıları çok doğru tespitler yapıyor ama hiçbir icraat yok. Yani anlamıyor gibi gözükmekte istemem, Türkiye'de icraat hakikaten zor ve tehlikeli. Onlara "siz hatalısınız" demiyorum, siz haklısınız ancak bu haklılığınızı harekete geçirecek mekanizma yok; bakın söylemlerinizle bir noktadan sonra uyuşuyoruz, ama öncelikli yapmamız gereken şeylerimiz var, bunların öncelik sıralamasını keyfiyetten değil, zaruretten yapıyoruz. Çünkü o tespitlere karşı harekete geçirecek mekanizmanın da bu yolla inşa edileceğine inanıyoruz. Bu mekanizma olmadan ancak salon takımı olursunuz, bizim halkımızın sokağına, halkların sokağına inmemiz lazım, politika yapmamız lazım, varlık göstermemiz lazım. Farkında değil değilsiniz, bal gibi farkındasınız fikirleri üreteceklerin, fikirleri taşıyacaklara olan ihtiyaçlarına; nedir bu inat?

Bize şart koşun, deyin ki şöyle olacak, böyle olacak; ancak koştuğunuz şartı tartışmamıza müsade edin, gelin birlikte tartışalım! Tartışmadan nasıl anlaşacağız?

Şimdi bazı arkadaşlarımız, büyük-küçük, bizden-onlardan; hiçbir şey yapmamaktan iyi bir şey yapıyorlar; "Çerkes Soykırımının Tanınması ve Demokratik Haklarımız İnisiyatifi" olarak hem En temel ihtiyaçlarımızla ilgili kamuoyu oluşturmaya çalışırken, hem demokrasiyi ve Çerkes Soykırımı meselesini canlı tutuyorlar.  Sakın başkaları gibi yapmayın, içinde duymaya alıştığınız felsefeleri, argümanları, jargonu aramayın. Bakın size söylüyorum; tabanla temas etmek zorundasınız. Çünkü amacın hareket mekanizması tabandır. Katılın, tartışın, önerin, görev alın, hiçbir hamleyi küçümsemeyin; insanlarda siyasi aynalar aramayın, sizin gibi düşünmüyorlar diye, sizin gibi talep etmiyorlar diye baştan savmayın. Katılın. Kendinizi hem toplumsal realiteye, hemde amacın hizmetine göre konumlandırın. Amaçlarınız içinde "Çerkes soykırımının tanınması" var mı? "Demokratik haklarınızı almak var mı" Tamam, bütün amaçlarınız bir anda olmayabilir, hatta olmayacak. Amaçlarınızı; toplumsal hareket mekanizmalarına göre sınıflandırın ve her alana yayın.
Kardeşlerim, şimdi siz bana soruyorusunuz ya kendimizi neye göre konumlandırmalıyız diye işte size açık seçik söylüyorum; bize gelin dersem toplumun ikiye ayrıldığı bir konumda birileri için yoldaş, diğerleri için hain olacaksınız. Olmayın. Bize gelin dersem; birileri sizi dinleyecek, diğerleri size küfür edecek; ettirmeyin. Biz zor bir yoldayız ancak bu zaruri bir yol. Biz bu yolu sırtladık, merak etmeyin. Biz sizi biliyoruz, sizde bizi bilin. Bize gelirseniz; siyaset tartışmaktan, siyasi programları yürütmekten, bunun bütçesini, planını, taslağını hazırlamaktan toplumun diğer parçalarından izole kalabilirsiniz. Kalmayın. Toplumun içine inin, toplumun kendisi olun!  Ben size iyi olmanın ne demek olduğunu söyleyecek küstahlıkta birisi değilim; bizden olsun ya da olmasın hiç kimse sizden aksini talep edecek kadar cesur da değil kardeşlerim; nerede olursanız olun, iyi insanlar olun. Susamış kedilere su verin, acıkmış köpeklere mümküse yardım edin, yardıma ihtiyacı olduğunu gördüğünüz yaşlılara mutlaka yardım edin, hiç kimsenin hakkını yemeyin, yalan söylemeyin, herşeye inanmayın, kitap okuyun, nefret etmek için değil, sevmek için emek harcayın. Birileri söylediği için değil, inandığınız için yapın ne yapıyorsanız. Zulme uğrayan bir insan görünce sessiz kalmayın, kadınların da sizin kadar insan olduğunu unutmayın, onlarla eşit olduğunuzu bir an olsun aklınızdan çıkarmayın. Birisine bir dine inandığı veya inanmadığı için kötü gözle bakmayın, küfür etmeyin, şiir yazın, şarkı söyleyin. Evlerinizde sıkışmayın, dışarı çıkın. Çevrenizi inceleyin, insanları hissedin, insanları anlayın. Herkesi dinleyin, önyargılı olmayın. Dünyanın küçük, insanın büyük olduğunu öğrenin. Arka sokağınızda sizin bıktığınız şeylere karşı ihtiyacı olan insanlar olduğunu unutmayın, ön sokağınızda sizin sahip olmak istediğiniz şeylerden bıkan insanlar olduğunu da unutmayın; hayat zor, ama yine de güzel kardeşlerim. İnsan olmaktan, iyi olmaktan, adil olmaktan, hür olmaktan, bilmekten, şiir yazmaktan, şarkı söylemekten, dışarı çıkmaktan, gökyüzüne bakmaktan asla vazgeçmeyin.

Bu yol uzun bir yol ve biz, bizden öncekilerin bize bıraktığı yerden, bizden sonrakilerin devralacağı yere kadar ki kısmındayız.

Siz de, sizden öncekilerin bıraktığı yerden, sizden sonrakilerin devralacağı yere kadar ki kısmında olursanız; bu yolun sonunu mutlaka getireceğiz.

Yolumuz mu? Hedefimiz mi?..
Yolumuz İnsanlık, Hedefimiz Çerkeslik!

Share:

Gençlerle birlikte üreten taraf olacağız.. İnsanlığı da, Çerkesliği de.

Bugün şartlar bizi ne kadar rehin almış durumda farkındayız. Birkaç gün önce bazı arkadaşlarımıza, refahı daim olmuş izlenimi verdiğimizi farkettim de, bir yanlış anlaşılmayı düzeltmek isterim. Aman ha sanmayın ki burada güllük gülistanlıktayız, derdimiz-tasamız yok, aklımız üretegeldikçe üretimi ortaya koyabiliyoruz diye. Şartlar hiç olmadığı kadar ağır ve biz bu ağırlığı da iliklerimize kadar hissediyoruz, şartların ağırlığı yetmiyor gibi, bir de namlunun ucundayız. Kötü şeyler de yaşıyoruz, bunları söylesek bir dert, söylemesek bir dert.. ancak şartlara tamamen teslim olmuş değiliz ve sanıyorum ki bazı arkadaşlarımızın algılarını karıştıran da bu. Herşeye rağmen, kardeşlerimizle birlikte varız ve olduğumuz yeri tüketen değil, olduğumuz yeri üreten bir anlayışta ısrarcıyız. Çerkesya Yurtseverlerinin deyimiyle, "Çerkes Kalma" mücadelesini veriyoruz. Çerkes kalma mücadelesinin tüketen değil, üreten tarafı olma tutarlılığını sürdürmekte de ısrarcıyız. Demokratik Çerkes Kongresi Girişiminin de, "Büyük İnsanlık" içerisine sığdırdığı Barış, Adalet ve Eşitlik mücadelelerinin üreten tarafı olmak konusunda tavrımız kesindir. Biz, bugün olmayan tüm imkanlara ve olan tüm sıkıntılara rağmen, İnsanlığın da, Çerkesliğin de üreten tarafındayız. Öyle olmaya ve her yapının içinde mücadele tüketenler için üretmeye de devam edeceğiz. Doğru olan her kavganın ardında bizim izimizi bulurken, yanlış olan her söylemin karşısında da yüzümüzü göreceksiniz, doğruyu kimin yaptığının veya yanlışı kimin dillendirdiğinin hiçbir değeri yok. Bugün tam anlamıyla bağımlılıkta  yalnızca insanlık değerlerine ve Çerkes halkının onuruna bağlıyız ve geri kalan her yerde özerk bir durumdayız.  Tüm gençlerin de bu özerk yapıda olmasını arzuluyorum, bunu kendi enerjilerini tüketmemeleri, Çerkes halkına ve insanlık onuruna güç üretmeleri açısından istiyorum..
Share:

Çerkesçe

Translate

Çerkesler

Çerkesya

Çerkesya ya da Çerkezistan (Çerkesçe: Адыгэ Хэку,[1] Rusça: Черке́сия, Gürcüce: ჩერქეზეთი, Arapça: شيركاسيا[2]), Kuzey Kafkasya ve Karadenizin kuzeydoğu kıyısında yer alan bir bölge ve tarihsel bir ülkedir. Bu Çerkes halkının vatanıdır.

Etiketler