Aidiyet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Aidiyet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

P.H.: Bizleri oluşturan nüveler(3): Kültür

Kültür, bir insan topluluğunun kendini diğer insan topluluklarıyla ayırdığı en büyük farklılığıdır. Etnik anlamda olan "biz" ancak kültürle vardır. Fakat gel gelelim bugün çoğunlukla anlaşılan "kültüre"?  Düğünlerde oynamak, kaşen peşinde koşmak, ondaki "bağzı" geleneksel hukuk terimleriyle yalnızca "övünmek" (mesela; büyüğe saygı, kadına değer, asalet ve nezaket masalları vs.) gibi şeyler. Halbuki kültürü salt bu şeylere indirgemek, kültürsüzleşmek olmalıdır. Bizi oluşturan temel nüve, nasıl ki insanlıksa bizi bu ailede diğer üyelerden ayıran temel nüve de kültürdür ve kültür nüvesi, insan topluluğunun tarihe kök saldığı topraklardaki çevresiyle etkileşerek kendine kattığı değerler yargısıdır. Dans etmek, yemek yemek, yemek yapmak nasıl ki kendi bölümleriyle bir insan topluluğunun kültüründe varsa, bu o kültürün tamamı değildir. Kültürün en önemli mihenk taşı; iletişimdir. Yani dildir, temastır, davranış biçimidir. Eğer bir insan topluluğu, diğer insan topluluklarından bağımsız bir iletişim geliştiremiyorsa, orada sağlıklı bir kültürden bahsetmek sanırım yalnızca şaşkınlık olabilir. Bizlere gelince, hiç kimse diyaspora da giderek kültürsüzleşen varlığımızı inkar edecek kadar cahil olamaz sanıyorum, birbirine küfür eden, hatta ölüsüne hakaret edebilecek seviyeye ulaşan saygısızlık, tahammülsüzlük? ve üstelik her birinin sebebi, başka bir aidiyet duygusundan ibaret? Kendilerini sürgünle geldikleri coğrafyanın suyuna bırakıp, akışına karşı direnmeyen nesiller altı-üstü 150 küsür yıldır buradalar. 150 yıl bir insan ömrü için ulaşılmaz bir rakam olabilir ancak bu hiçbirimizi yanıltmasın, çünkü 150 sene, Çerkes halkının kültürünü oluşturan tarihte hiçte büyük bir rakam değildir. Ancak açıkça görüldüğü üzere, 150 yıl akan başka bir su, bin yılların oluşturduğu değerlerin en temel değerini kökünden tahrip edebilmektedir. Bunu, sırf 150 yıldır bu topraklarda yaşamaya mahkum edilmiş Çerkeslerin geçirgenliğiyle yapabildiğini söylemekte çocukçadır, burada gelişmekte olan ve çevresini kendine katmak üzere organizasyona dönüşmüş bir kültür yapısının politik hattı vardır. İşte biz, yüzeysel olarak bu politik hatta; asimilasyon demekteyiz. Kültürün temel öğesi tahrip olurken, diğer öğeleri ne yazık ki sağlam kalamaz.  Bunu görmek için, 150 yıldır; mahkum olduğumuz toprakların egemen kültürüne bağlı adaptasyonumuzun gelişimini izlemek yeter. Dille birlikte, diğer değer yargıları da büyük tahribat görmüş olup; Çerkes kültürünün kadına bakış açısından tutun da, kendi kültürel vicdanı ve diğer toplumlarla ilişki biçimene kadar yara almayan hiçbir öğe kalmamıştır. En basit şekilde ve üzülerek şöyle izah edebilirim ki; bugün diyaspora içinde bulunduğu  tüm kopuntular da ne yazık ki içinde bulunduğu coğrafyanın egemen kültürünün etkisine girmiş ve dünya ile bu etkileşimle temas kurmaya mahkum olmuş vaziyettedir. Mahkum oldukları coğrafyaları; cennetleri sanmış, yurtlarını ise masallara konu olacak ütopik bir mertebeye taşımıştır. Yurtlarını bile doğru düzgün telafuz edemeyen hale, ucundan ucundan gelmiştir. Mahkum oldukları coğrafyalarda güce dayanım boy göstermiştir, bu yüzdendir ki; araştırıldığında elde edilen veriler hep; Çerkeslerin yaşadıkları topraklarda hep güçlüden taraf gösterir. İşte diaspora da, politik bir vizyon izleyen entelijansiyanın bu gerçekliği görmesi, bunun üzerinden bir hat çizmesi gerekir. Bugün ise, biz Türkiye'de Çerkeslerin politik entelijansıyasının tek damarda toplanması gereken mücadelesinin, ayrı ayrı dallara bölünüp, üstelik bir de kendi aralarında çatışmacı bir tarzla ilerlediğini ve bunun çok riskli şeyler olduğunu gördüğümüzü açıkça söyleyebiliriz. Bu entelijansiyanın içerisindeki küçük cemaatlerin kendi aralarındaki çatışmanın farkında olmadıkları kötü sonuçlar doğurmaktadır.  Bunu düşünmemiz, bunun doğuracağı sonuçları hesaplayabilmemiz gerekir. Diyasporayı, kültürünün en temel öğelerinden sarsan politik bir hattı yok sayarak veya görmezden gelerek, sanki bir gün hepimiz çantalarımızı toplayacak ve bir anda yurda dönüp, 1864ten kaldığımız yerden devam edebileceğimizi düşünmemeliyiz, çünkü hayali güzel de olsa, böyle bir gün gelmeyecek. Fakat aynı zamanda diyasporanın yurdunu unutup burada elde edebileceği haklar ve özgürlüklerle sonsuza kadar yaşayabileceği bir ortam da oluşmayacak. İşte bu söylediğim durumun iki tarafının bir orta noktası var ve bu orta yol, halkımızın geleceğini belirleyebilir. Burada yetişmekte olan nesiller için, onlara atalarından miras kalan ancak yok edilmek üzere sistematik bir politika uygulanarak büyük ölçüde tahrip edilmiş öğeleri düzeltmek, onları bu nesillere tekrar kazandırmak için çabalarken, bu kültürü oluşturan temeli yani, tarihsel serüvende taşıyla-toprağıyla, zoruyla-kolaylığıyla, verdiğiyle-aldığıyla bizim kültürümüzün mihengi olan yurdumuza geri dönüşü adalet talebiyle örgütlemeye başlamamız lazım. Ancak herşey bir yana; kendi yüreğinde, bizleri (Çerkesleri) oluşturan nüveleri yitirmiş, kaybetmiş, unutmuş olan çoğunluğun yüreğine, bizleri oluşturan nüveleri, insanlığı, xeku'yu ve kültürü (xabze'yi) hatırlatmamız gerekecektir. Bugün, Türkiye diyasporasının yüreğine baktığımızda, ne kendi kültürel adaleti, vicdanı görülebiliyor ne de Çerkesya izleri bulunabiliyor. Sadece düğünlerde oynuyor ve psıhalive yiyorlar, işte yakın nesil atadan bugünün çocuklarına reva görülen koskoca Çerkes kültüründen yalnızca bu kadarı? Sizce bunu hak ediyor muyuz? İşte şimdi, tarihinde hiç sömürgeci bir duruş sergilemeyen, kadınıyla erkeğini eşit tutan,  yaşama, hayata, dünyaya, geleceğe, özgürlüğe saygısıyla dünyaya nam salmış, filozofların parmakla işaret ettiği bu halkın bugün düğüne ve yemeğe indirgenen kültürü içler acısı değil mi? Eğer atalarımız, bugün bu halimizi öngörebilselerdi; kahrından ölürlerdi... ancak, onlar bize bıraktığı insanlık mirasına güvendi ve teslim olmadan, bize onurlu bir tarihi miras bırakmak için direnerek öldüler!

Share:

Çerkesçe

Translate

Çerkesler

Çerkesya

Çerkesya ya da Çerkezistan (Çerkesçe: Адыгэ Хэку,[1] Rusça: Черке́сия, Gürcüce: ჩერქეზეთი, Arapça: شيركاسيا[2]), Kuzey Kafkasya ve Karadenizin kuzeydoğu kıyısında yer alan bir bölge ve tarihsel bir ülkedir. Bu Çerkes halkının vatanıdır.

Etiketler