Cinayet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Cinayet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Rusya Çerkes cinayetlerini teşvik etmeye devam etmemeli


Daha önce "düşünceyi eyleme geçirmek" isimli yazımda, Rusya Federasyonunda artan faşist saldırılardan bahsetmiştim. Biz bir halkın birbirinden silah zoruyla koparılmış iki kısmıyız, birbirimizin her hakkını kollamamıza izin vermezler, ama biz en azından birbirimizin yaşama hakkını kollamaya çalışmalıyız demeye çalışmıştım. Bir zulüm var, engel olamıyoruz ama bari en azından ses çıkarabilirdik. Seni görüyoruz, silahını görüyoruz diyebilirdik. Katile; işlediği cinayetin yanına kar kalmayacağını hissettirebilirdik. Yapmadık.. Aşina Timur, Rus ırkçıları tarafından katledildiğinde eylem yaptık, bir elin sayısını aşamadık. Büyükçe kurumlarımız ise, yalnızca internet organlarından basın açıklaması yapmakla yetindiler. Bu saldırılar, cinayetler ne yazık ki ne ilk ne de son olacaklar, bazı insanlar Aşina'nın katledilmesiyle ilgili Rus polisin çalışmalarını ve içeriye atılan 3-5 kişiyi paylaşıp memnun olduklarını belirttilerse de, ben sorunun çözümünün yalnızca bu cinayetin faillerinin ceza almasıyla çözüleceğine inanmıyorum. Rusya'da faşizm büyüyerek sürüyor ve her geçen gün oradaki kardeşlerimiz için bir risk teşkil ediyor. Rusya'yı buna karşı caydırıcı olmaya çalışması için harekete geçirmeliyiz. Diğer bir taraftan, işte biz Rusya'ya caydırıcı bir güç olarak gözükmedikçe, Rusya caydırıcı olmak bir kenara dursun, teşvikçi konumunu koruyor. Üstelik türlü türlü bahanelerin arkasına sığınarak, Çerkes aktivistleri baskı altında tuttuğu da bir gerçek. Şiddetin şiddeti, nefretin de nefreti doğurduğu ve bunun bir çeşit harekete geçtiği şu günlerde bunlar hem Rus halkına, hem Çerkes halkına zarar veren davranış biçimleridir.

2 Ağustos 2014'te Kabardey-Balkar Cumhuriyetinin başkenti Nalchik'te ölü bulunan Çerkes aktivist Timur Kuaşev'in  akut koroner yetmezlliğinden öldüğü açıklaması, Timur Kuaşev'i tanıyan hiç kimseyi inandırmadı. Üstelik koltuk altındaki enjeksiyon iziyle ilgili hiçbir açıklama olmaması çok garip. Timur Kuaşev'in  üstünde pijamaları ve ayağında terliğiyle evine 20 km uzakta ölmesi de bir başka soru işareti, bende Timur Kuaşev'in ölümüyle ilgili arkadaşları  gibi bir cinayet olduğunu düşünüyorum. Üstelik böyle düşünmem için çokça sebepte var. Rusya'nın Çerkes aktivistlere veya diğer halkların yaşadıklarına yönelik duyarlılık gösteren insanlara tutumu belli. 1993 yılından bu yana sadece Çeçenistan'daki hak ihlalleriyle ilgili haber üretirken öldürülen gazeteci sayısı 14, kaçırılan 22.. hatta bilinen gazetecilerden Anna Politkovskaya ve Natali Estemirova da katledilmişlerdi, davaları ise sonuçsuz bırakıldı. Biliyoruz ki Rusya, Çerkesya dahil olmak üzere tüm Kafkasya ülkelerine bir yozlaştırma çalışmaları yapıyor ve bunların en başında orada adam kaçırma, uyuşturucu satışı gibi toplum huzurunu bozacak yapılara fırsat tanıyor. Ancak ne hikmetse, uyuşturucu çeteleriyle, mafyalarla veya mafyavari yapılar bir risk teşkil etmezken "Müslümanlar" Rusya'yı endişelendiriyor, Müslümanlara yönelik devlet baskısı, devletin bizzat elleriyle uyguladığı hak ihlalleri ve bizzat devlet personelleri tarafından müslüman katletmeleri sürüyor. Bu da bize şu sonucu doğuruyor, Çerkesler için ortaya konulacak tek suç "müslüman" olmak. Ayrımcılık ve faşistlik yalnızca etnik temelli olmasa bile; baskılarken, öldürürken, hak ihlal ederken müslüman veya gayrimüslim diye bir gözetim yapmak faşistliğin önde gidenliğidir.

Timur Kuaşev'in ölümünün cinayet olduğu yönündeki inancımı güçlendiren şeylere gelince, kendisi Sochi olimpiyatlarıyla Çerkes halkına küfretmekten geri durmayan Rusya'nın bu durumunu protesto eden bir gazeteciydi ve Rusya Sochi olimpiyatları gibi bir meselede kendisini protesto eden ve üstelik gazetecilik yapan hiç kimseyi sevmez! Zaten olimpiyat karşıtı düzenlenen eylemde gözaltına da almıştı Kuaşev'i. Aynı şekilde Çerkes Soykırımının 150nci yılında düzenlenen eylemden önce de gözaltına almıştı. Rusya, bir gözünün Kuaşev'in üzerinde olduğunu hissettirmişti. Hem kendisine, hem de Çerkeslere.. Diğer bir taraftan Kuaşev, "müslüman-milliyetçi" gibi ayrımlarla bir araya gelemeyen Çerkes örgütlenmelerini birbirine yaklaştırmaya da çabalıyordu. Müslümanların milliyetçilere, milliyetçilerin de müslümanlara karşı olan fikir ayrılıkları Rusya için bulunmaz bir hint kumaşıydı. Ancak Kuaşev, gazetedeki köşesinden bu iki grubu birleştirecek yayınlar yapmayı kafasına koymuştu. 30 Nisan 2013'te yayınladığı açık mektupta bir polisin kendisine "bu şekilde devam edersen, bedelini ödersin" dediğini açıklamıştı. Blogundan ve köşesinden onlarca ölüm tehditi aldığını yazmıştı. Üstelik güvenlik birimlerine de iletmişti bunu. Hiçbir önlem alınmamıştı.

Timur Kuaşev'in cesedi Nalçik yakınlarında bir yerde evinden tam 20 km uzakta bulundu. Üzerinde Pijamaları, ayağında terlikleriyle. Koltuk altında bir enjeksiyon iziyle. Şimdi kalkmışlar onun akut koroner yetmezliğinden öldüğünü söylüyorlar, bu da "devletin eliyle" bir şeyler olduğu yönündeki kuşkularımızı iyice arttırıyor. Koroner, kalbin etrafındaki atar damarlardır. Akut Koroner Yetmezliği denen şeyse, bu damarların tıkanmasıdır. Akut Koroner Yetmezliğinden uzak durmak için doktorlar; sigara içmemeyi, alkol almamayı, spor yapmayı ve stresten uzak durmayı önerirler. Timur Kuaşev'i iyi tanıyan ve yoldaşı olan Kabardey-Balkar İnsan Hakları Savunucusu Hatajukov Timur Kuaşev için; "düzenli spor yapar, alkol ve sigara kullanmaz" dedi. Stresten uzak durmak ise Rusya'daki Çerkes aktivistler için neredeyse imkansız, ancak koltuk altındaki enjeksiyon izi, evinden 20 km uzakta, terlik ve pijamayla bulunan cesedi sanıyorum onun Rusya'daki faşist uygulamalarla strese girerek akut koroner yetmezliğine dayanan bir kalp kirizi geçirme riskinden daha çok cinayete kurban gittiğini gösteriyor.

Rusya kendi geleceğini kirleten bu tip cinayetlerden derhal vazgeçmelidir. Kendi içerisinde oluşturduğu paramiliter faşizmi yok etmelidir, Çerkes cinayetlerini teşvik etmeye devam etmemelidir. Bu Çerkes halkı için ne kadar kötüyse, Ruslar içinde bir o kadar tehlikelidir. Şiddet şiddeti, nefret nefreti doğurur.

Share:

Tsey Mahmut'a Ferdane'ye ve Nartan'a, selam söyle Tahir...


Bu ülkede barışı inşa edecek yürekliliğe ve cesarete sahip kaç vardı, şimdi kaç kişi kaldı acaba? Tahir Elçi, ki kendisi biz barış için kelleyi koltuğa koyup mücadeleyi alanlara taşıdığımız kişilerin yüreğinde devasal bir parçaydı. O cesur, kararlı ve azimliydi. Bizim yüreğimizden sokağımıza taşan barış çığlığının dinamasoydu, şimdi onsuz; her birimiz biraz eksilmiş durumdayız. Onun yokluğu, bizden bir götürmedi; o ki on milyonlarcamızın yüreğinden bir parça azalarak belki bizi milyonlarca eksiltti. Tahir Elçi'yi vuran karanlık eller, yalnızca onu değil; onu ve kavgasını yüreğinde taşıyan on milyonlarca insanın vicdanını hedef aldı. Ancak biz, pis etmemeyi, korkmamayı, sinmemeyi, karanlığın üzerine üzerine, gerekirse yana yana, gerekirse düşe düşe gitmeyi Tahirlerden öğrendik. Hani diyoruz ya; birer birer ölür, biner biner doğarız diye; Tahir ağabeyin onurlu ve namuslu kavgasını yaşatmak için binlercemiz, bugün Tahir olmaya başlayacaktır. Bizler, halkların arasına sokulmuş hain savaşı bertaraf edeceğiz ve onurlu barışın ülkemize ve daha sonra dünyamıza kalıcı bir şekilde hükmettiği güne kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.

Kavganı bu dünyada biz, henüz öldürülemeyen onurlu insanlar sürdürürken, sen öbür dünyada hakkını savunduğun yüzbinler tarafından karşılanacaksın. Onların içinde, her yaştan ve milletten güzel insanlar olacak Tahir, sen hepsini bizden iyi tanırsın, sen hep onların karanlığa saklanan katillerini aramak için koştun çabaladın, bir kişi daha ölmesin diye ömrünü adadın. Ömründe hiçbir güce karşı bu davandan bir adım geri atmadın, sana diz çöktüremediler. Seni susturamadılar, işkence tezgahlarında vicdanını bırakmadın, tehditlere gülüp geçtin, hedef gösterildin susmadın. Ait olduğun davanın bir bölümünde, dünya aleme gösterdin kendini, ölüm pahasına sokağı bırakmadın Tahir. Hiçbir cinayet güzel değil, ölüm hep ürkütücüdür ama, sende iyi biliyorsun ki; böyle bir adım geri atmadan onurlu yaşayarak, davayı bırakmayarak ölmek, hepimizin hayalidir. Allah'tan; hiçbir insanın ölmeyeceği, barış dolu bir dünyayı dilerken, gerçeğin içinden de ancak, senin gibi bir adım geri atmadan ölmeyi arzu ederiz. Şimdi sen, hakkını savunduğun yüzbinlerce faili meçhulün gönül tahtındasın ya; her birine selam et, merak etmesinler; sen yoksan biz varız ve asla susmayacağız. O değerli arkadaşımız içinde, bu ülkede öldürülen ve bizim sarılıp konuşmaya doyamadığımız yoldaşlarımız da var Tahir.. onlara da selam söyle, onlara de ki; Yeryüzünde henüz ölmemiş ve Çerkesce barış isteyen yoldaşların, bizim bıraktığımız yoldan yürüyorlar! Halkların barışına karşı savaş suçu işleyen katillerin ve o katilleri destekleyen zihniyetin karanlığına karşı saldırıyorlar.

Tsey Mahmut'a, Nartan'a, Ferdane'ye, Yusuf'a ve nicesine söyle, onların semadan bize verdikleri güç ile bugün yeryüzünde barışı inşa eden kervanın en önlerinde " YAŞASIN BARIŞ " diyerek ve " ADALET " talebimizi en yüksek şekilde sürdürerek yürüyoruz.

Biz nasıl hoşçakalalım? en hoş yoldaşlarımızı en pis cinayetleriyle aldılar ellerimizden, gözlerimizden? Fakat sizleri, yüreklerimizden asla alamayacaklar. Ölene değin, yüreğimizde bizlerle olacaksınız..

Share:

Çerkesçe

Translate

Çerkesler

Çerkesya

Çerkesya ya da Çerkezistan (Çerkesçe: Адыгэ Хэку,[1] Rusça: Черке́сия, Gürcüce: ჩერქეზეთი, Arapça: شيركاسيا[2]), Kuzey Kafkasya ve Karadenizin kuzeydoğu kıyısında yer alan bir bölge ve tarihsel bir ülkedir. Bu Çerkes halkının vatanıdır.

Etiketler