emek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
emek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Dünya bizi kıskanıyor



Türkiye'nin iç siyasetinde özellikle sağ politikacılar iktidar olduklarında vatandaşlara sürekli "dünya bizi kıskanıyor" derler. Ne zaman bu lafı duysam  gülmekten çatlayacak hale geliyorum  ama,oturup sakin kafaya düşündüğüm de; hakikaten de kıskanabileceklerini düşünüyorum. Biz tabi artık dünyanın geri kalanını Türkiye üzerinden değerlendirdiğimiz için, (mecburen) mesela bir Almanya, bir İngiltere, bir Yunanistan falan bizim için bulunmaz hint kumaşı gibi yerlere dönüştü.


Sanki oraların devletleri öyle cicili-bicili yapılarmış ki; "ez beni, dümdüz et, kemiğimin bir de iliği var, gel onu da sömür" diyen halklarına karşı "hayır, siz insansınız ve insanlık onurunu standartlarında yaşamayı hak ediyorsunuz" diye direniyormuş gibi düşünüyoruz. Tabi iş bu kısımlara gelince; hepimiz de iyi biliyoruz ki marifet devlette değil, toplumdadır. Toplum neyse, devlet o olmak zorundadır! Toplum açlığa şükür ederse, devlet toplumu beslemez ki. Devlet toplumdan beslenen bir makinedir, toplum devletten değil. Toplumu eğitmeden devleti demokratikleştiremezsiniz..  cahil bir toplum her devletin arzusudur.  Devlet bir makinedir; bu makinenin de doğası; hayatı tamamen sermayeye çevirmektir. Toplum devletten ne kadar az almaya razı olursa, devlet toplumdan o kadar sermaye devşirir.  Ekonomik sistem ideolojilerini çatallaştıran şey de işte bu sermayenin bölüşümüyle ilgili görüş ayrılıklarıdır.  Devlet yeryüzünde olduğu sürece, hangi toplumu egemenliği altında tutuyorsa, o toplumun izin verdiği kadar hayatı sermayeye çevirecek ve bu sermayeyi de yaslandığı sisteme uygun bölüştürecektir.

Vatana gelirsek; vatan tarlarımızı ekip biçtiğimiz, üstünde ev yaptığımız, evde aile kurduğumuz, köy olduğumuz; 4 mevsimi yaşadığımız, kışın üşüdüğümüz, yazın karardığımız, dağlarında çiçekler açan, ovalarında otlar fışkıran, vadilerinden nehirler fışkıran bir toprak parçasıdır. Sadece bizim değil ha; bizimle birlikte yaşayan kurdun, çakalın, börtü-böceğin, çiçeğin de vatanıdır bu vatan... ne öyle bir bez parçasıdır ne de bir devlet binasıdır vatan...

Devlet işte bizim vatanımızın üstünde; hayatı sermayeye çevirmek için çalışan bir makineden öte hiçbir şey değil ki..  tarlaya ektiğimiz mahsülden tutun, doğan çocuğumuza kadar her şeyde hak sahibidir, kimin adına? Vadinin suyunu kesip, toprağın bize bedavaya verdiğini parayla satan değil midir? Ağaçlara, hayvanlara; sınırlar koyan, onları vatanda bir metaya çevirerek sermayeye dahil eden makine değil midir? Bizi günde 12 saat çalıştırıp, bizim emeğimizle zengin olanlara yük olmayalım diye kendi belirlediği açlık sınırının altında yaşatan bu makine değil midir?

Biz vatanı, devlet sanmışız...  işte dünyanın kıskandığı budur..!

Oysa devlet dediğin dün yoktu bugün var.. belkide bugün var yarın yok..   Oysa ilk insan ayağa kalktığından bu yana insanın bir vatanı var!

Karın tokluğuna verdiğimiz emekle, bütün yaşamımızı kendi sermayesine çeviren devlet makinesi; bu sermayede bize zırnık vermiyor... verdiği 3 kuruşluk zammı, 3 lirayla geri alabileceğinin hesabını yaparak bize uzatırken; verdiği üç kuruşla "açlık çekiyoruz" diyenlere de "elinize dizinize dursun" diyecek kadar gaddarlaşıyor.

Biz şükür ediyoruz; işte dünya bunu kıskanıyor.

Yüzde bilmem kaç büyüdük, şu kadar güçlüyüz, bu kadar iddialıyız diyen makineye; madem o kadar büyümüşüz, niye bize hiç yansımamış diyemiyoruz-diyemiyoruz ya!

İşte dünya bunu kıskanıyor.

Hayatı sermayeye dönüştürmek, sermayeyi de burjuvaya pekiştirmek isteyen hangi makine; en çok çalışıp, en az kazanan... aç kalan, açıkta kalan böyle insanları kıskanmaz ki?



Share:

Çöpte çürüyesiniz!


Bir gün iş yok, çalıştığım küçük esnafta, oturup çay içiyoruz. Dükkanımızın tam karşısında da 3 çöp konteynırı var, çöp demeye aslında bin şahit ister, çünkü etrafı resmen bir sosyal dayanışma alanı oranın. Nasıl diye soracak olursanız, kısaca şöyle anlatabilirim. Yeni koltuk alan biri, eski koltuğunu getiriyor konteynırın kenarına koyuyor, koltuğa ihtiyacı olan biri geliyor oradan alıyor. Elbiseler, mobilyalar, televizyonlar, radyolar.. hiçbiri konteynırın içine konmaz, hepsi kenarına konulur ki; ihtiyacı olan birisi gelsin alsın. İlginç bir havası vardı oranın, mesela sokaklarımız da "eskicii" diye bağırıp geçen amcalar, orada metal değeri olmayan hiçbir şeyi almazlardı, herkesin ihtiyacı olana saygısı vardı. Geridönüşüm işçileri, hayatın sırtlarına yüklediği ağırlık resmen taşıdıkları çuvallarla resmedilebilir, onlar da gelirlerdi oraya, alüminyum, bakır, kağıt, plastik ne bulurlarsa alır giderlerdi. Geridönüşümün çevreye faydalarını anlatmaya lüzum yok, ama geri dönüşüm işçilerinin tam da şu günlerde, devletin emeklerine gözünü diktiği zamanlarda hayatını anlatmaya çok ihtiyaç var. İşte iş olmayan o gün, "Movses onları gösterip; ülkenin en faydalı işini bunlar yapıyor" dedi. Çok uzun anlatıp canınızı sıkmayacağım hiçbirinizin! Kısacık anlatacağım onları size;

Ayakkabı kutularını, içine para koymak için toplamıyorlardı onlar. O kutulardan yüzlerce, binlerce topluyorlardı, sabahın zifirinde uyanıyorlar, gecenin karanlığında duruyorlardı. Orta sınıf amcalar, teyzeler, abiler, ablalar onlara hor gözle bakarken, onlar çalmadan doymak için, emek vererek yaşamak için hiç umursamazlardı bunu. 

Hakikaten yavhu... ayakkabı kutusunda yetimin hakkını saklayanlar, ayakkabı kutularıyla hırsızlık etmeden yaşayanlardan daha mı temizdi? O çöp konteynırının içinde emeğiyle yaşayanlar, o geleceği soyup soğana çevirenlerden daha mı kirliydi? 

Keşke hepimiz, sabahın köründen, akşamın zifirine kadar konteynır konteynır yürüyüp, emeğiyle yaşayan bu işçiler kadar temiz kalabilseydik.

Şimdi kanun koyucuları, geri dönüşüm işçilerinin emeğine gözünü dikiyor. Zaten adaletsizliği tavan yapmış bir sistemde, o sistemin en alt sınıfının da hakkına göz dikiyor, ne desek eksik kalır! Bu onurlu insanların ekmeğine göz dikenlere yalnızca tek birşey söylemek istiyorum!

Gasp ettiğiniz ÇÖPLERDE ÇÜRÜYESİNİZ! 

Share:

Çerkesçe

Translate

Çerkesler

Çerkesya

Çerkesya ya da Çerkezistan (Çerkesçe: Адыгэ Хэку,[1] Rusça: Черке́сия, Gürcüce: ჩერქეზეთი, Arapça: شيركاسيا[2]), Kuzey Kafkasya ve Karadenizin kuzeydoğu kıyısında yer alan bir bölge ve tarihsel bir ülkedir. Bu Çerkes halkının vatanıdır.

Etiketler