kadın etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kadın etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Penisli Adalet...

"Adalet için adaletten hızlı" diyerek yürüyeli 3ncü yılına yaklaşıyor. Biz sözümüzü ne yazık ki tuttuk ve 1100 küsür kilometre de adalete 3 yıl fark attık. Korkarım ki 30 yıl bile fark atabiliriz. Tamam yürüyüş kendi deklarasyonundaki biçimiyle "özelde gezi parkı" diye başlayan ama "genelde bütün Türkiye'deki adaletsizliği kapsayan" bir eleştiri biçimiydi. Kadir, Ulaş, Gökhan ve bize katılan bir çok arkadaşımız da adalete misliyle  fark atacaklarını da biliyordu. Bugüne kadar atılabileceğini de biliyorlardı. Yarın da atmaya devam edeceklerini de biliyorlardı.

Adaleti saraylardan değil...
...vicdanlardan talep ediyorlardı...

Gezi Parkı özelini hepiniz biliyorsunuzdur, "ben ne dersem o olacak" diyen bir ahlaksıza karşı; hayır, sen ne dersen o olmayacak diyen bir halk ayaklanmasıydı. Bu ayaklanmayı herkes kendi yönünden tuttu çekiştirdi ama, bir devrim kalkışması değildi. Belki ön hazırlığıydı... belki testiydi... ama öyle değildi. Bu halk ayaklanmasında insanlar; "ben ne dersem o olacak, ben nasıl istersem siz öyle yaşayacaksınız" diyen, temsili demokrasiyle ülkenin başına geçerek azgınlaşan bir diktatöre doğrudan demokrasinin dersini verdiler. Bu sırada ülkenin en omurgasız bir kurumunun geçmişten tescilli katilleri bazı arkadaşlarımızın yaşama hakkını aldılar. Bir çok arkadaşımızı ise sakat bıraktılar ve bu ülke sözde bir hukuk devletiydi yine. Baştaki diktatör, omurgasızlarını korudu ve ne ölen tek bir arkadaşımız için ne de sakatlanan tek bir arkadaşımız için gerçek bir adalet vuku bulmadı... itirazın özeli buydu! halkın vekaletiyle cinayet işlettiren bir hükümetten adalet talep etmiyorduk, bu adaletsizliğe karşı; sizin vicdan sessizliğinize itiraz ediyorduk..

(Kısa bir not)
...Geneli ise o kadar eski ve acımasız ki? Her birini nasıl sayabiliriz bilmiyorum. Gezi Parkında halkı ayaklandıran diktatör, şimdi fiili olarak anayasayı rafa kaldırmış ve hiç kimsenin ona hesap soracak gücü yok. Geçtiğimiz günlerde Almanya Parlamentosunda Ermeni Soykırımı Yasa Tasarısı neredeyse oybirliğiyle kabul edildikten sonra, bizim diktatör o parlamentoda o tasarıya evet oyu veren Türkiye kökenli milletvekilleri için "kan testi" yapılmalı diyor. Neden biliyor musunuz? Çünkü Türk olamazlarmış. Halbuki olay kanla ortaya çıkacaksa, bizim diktatör de Türk değil. Kendi kanının testini yapınca bizi anlar ama, mesele bizim için kan meselesi de değil.. bizim için asolan adalet. Soykırım değilse, açtık belgeleri diyorsan.. açtığın arşivleri, bahsettiğin belgeleri cilt cilt, dil dil kitaplara bas, dünyaya dağıt. Madem soykırım değil, niye soykırımı tanıyan ülkelere küsüp, vekillere kanı bozuk diyerek ırkçı bir pozisyona sürükleniyorsun? Bende merak ediyorum, 1915den önce bu topraklar da yaşayan 1,5 milyon Ermeniye ne olduğunu? Madem arşivlerin açık, belgelerin tamam; niye vatandaşlarını cahil bırakıyorsun?  Niye vatandaşlarını cehaletlerinden tutup, farklı bir şeyler söyleyen insanların düşmanı haline getiriyorsun? Madem korkacak bir şey yok, niye adaleti tecavüz kurumuna teslim ediyorsun? Irkçılığa, cinayete, tehditlere..?


...Velhasıl Antalya'dan yola çıkarken de söyledik ki, özelinde Gezi Parkı, Genelinde tüm Türkiye için adalet talep ediyoruz diye...

3 küsür yıl geçti...

Aç çocukların karınlarını kurşunla doldurdular...
Her gün kadın cinayeti, tecavüzü, çocuk istismarı yaşandı...
Artvin'de, Mersin'de, Kaz dağlarında ve bütün Türkiye'de doğaya her gün vahşice saldırıldı...
İnsan başı kesen bir örgüte, tır tır silahlar, bölük bölük insanlar yollandı...
Suruç'ta çocuklara oyuncak taşıyan insanların ortasında bomba patladı...
Kentlere toplarla, tanklarla, savaş uçaklarıyla girildi...
Ankara'da barış isteyen yüzbinlerce kişinin ortasında bomba patladı...
Tanklarla, Toplarla, savaş uçaklarıyla girilen kentler harabeye döndü...

3 yıl...

Bütün bunları yazmaya insanın kalbi dayanmaz, zaten vicdanlı insanların hepsi bir yanından tutmuş konuşuyorlar. Biliyoruz ki; hiçbir bayrak, ölen tek bir masumun bile kanını saklayamayacak. Tarih yazacak.


Ben az konuşulanı, görülmeyeni anlatayım!

Adalet Yürüyüşü, biraz da kadındı...

Mesela Çilem Doğan'dı

Çilem Doğan'ın tetiği çekmesinden bir dakika öncesiydi...
Çilem Doğan'ın tetiği çekmesinden bir dakika sonrasıydı...

Bin yıllar öncesiydi...

Bin yıllar öncesinden bugüne kadar katmerlene katmerlene gelen ve her seferinde bir yerde tekrar eden, milyonlarca kadının canını alan, milyarlarca kadına gün yüzü göstermeyen bir adaletsizlikti..

Çaresi yoktu, ya ölecek ya da öldürecekti kadın!

Çilem'de öyle...

ama bütün öldürecek silahlar erkeklerindi... ölümün sanayisi erkeklerindi... ölümün dini, ölümün milliyeti, ölümün rütbesi, ölümün adaleti.. erkeklerindi...

Silahını yastığının altına koymuştu erkek, Çilem'i defalarca olduğu gibi yine öldüresiye dövüyordu.. ilk değil, son olmayacaktı, belliydi... belliydi; ölü ya da diri teslim alacaktı Çilem'i..  Çilem "daha önce çok geçtim adliye koridorlarından, yüzüm morluklar içinde" diyor... korunma istemiş, nafile.. sığınma istemiş "bulur seni" demişler.

Kadın kendini satsa, kocası öldürse ne olurdu? hepimiz biliyoruz...

Kocası kadını satmak için öldüresiye dövüyordu, kadın kendi bedenini istemediği bir şeyden korurken adamı, adamın silahlıyla vurdu... adam öldü... ne oldu? hepimiz biliyoruz...

Çilem diyor ki;

"Erkekler takım elbise giyip önüne bakınca cezası iniyor, benim takımım, kravatım yok." Yok, işte tam öyle değil orası...

Erkeklerin takım elbisesinde kravatı penisini gösterir, önünde değil; penisine bakar fail... ve hemen erkek yargısı çalışmaya başlar böylece Çilem..

Senin takım elbisen olsaydı da, bir erkeği öldürmenin her ne sebepten olursa olsun bir suç olduğunu öğreteceklerdi sana! 

Çünkü sen bir kadınsın, ve sadece kadın kimliğinle bir özsavunma yapmışsın.. emsalsin!

Kadına hala "yarım" bakan, görev biçen, onun nerede kahkaha atacağından, nasıl giyineceğine kadar herşeyine karışan devletli-devletsiz bütün erkeklerin korkulu rüyası olmuşsun.

Sen haklısın, herkes biliyor.. hiç kimse inkar edecek durumda değil ama; seni affederlerse nasıl dövecekler eşlerini, nasıl karışacaklar her bir şeylerine? 

Kısacası, basit bir adli vaka değil senin davan...

Bize Adaletin Penisini gösterdin Çilem!

Senin davan Adalet Yürüyüşü'nün kadın yanıdır...

Senin davan binlerce yıl milyonlarca kadını öldüren, milyarlarca kadına gün yüzü göstermeyen erkek egemenliğine karşı en sert cevaptır.

Ben sana inanıyorum! Sende kendine inan... "Bir kadın isterse, kendini doğurabilir" Çilem. Sen bize ve bütün kadınlara bunu gösterdin. Dostuna-düşmanına bunu gösterdin. Binlerce yıllık erkek egemenliğini bu topraklarda korkudan tir tir titrettin Çilem.

Share:

Çerkesçe

Translate

Çerkesler

Çerkesya

Çerkesya ya da Çerkezistan (Çerkesçe: Адыгэ Хэку,[1] Rusça: Черке́сия, Gürcüce: ჩერქეზეთი, Arapça: شيركاسيا[2]), Kuzey Kafkasya ve Karadenizin kuzeydoğu kıyısında yer alan bir bölge ve tarihsel bir ülkedir. Bu Çerkes halkının vatanıdır.

Etiketler