tarih etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tarih etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Dağ Yahudileri ve "Yahudi Çocukları kurtaran Müslüman Çerkesler"



Hayatımın laneti olarak ilgi duyduğum hikayeler, konular, haberlere hep vaktim yokken kavuşurum ben. Ne kadar ilgi duysam bile yeteri kadar zaman ayıramayacağım için hep not alırım böyle şeyleri: vaktin bol olduğu bir zamanda ilgi ve dikkatle araştırmak, okumak ve öğrenmek için… ama ne fayda? Kendi geleceğimle ilgili yaptığım en uzun plan dahi 6 günü geçemezken yani sözün özü ben hayatımdaki 7. günü bile ön göremezken, genelde aldığım notla kalırım ve aldığım not benim onu görmemi dahi yıllarca bekleyebilir. Geçtiğimiz akşam notlarımı şöyle karıştırırken buldum kendimi.. Hangisini bir diğerinden daha çok merak ediyorum acaba diye bakınırken..“Yahudi Çocukları kurtaran Müslüman Çerkesleri onurlandırmak” diye bir not almışım. Rahmetlik nenem geldi aklıma, Yahudileri hiç sevmezdi, çünkü Yahudileri sevemeyeceği, Yahudileri sevmemek için nedenleri olacak bir ömür yaşamıştı kadıncağız. 85’li yaşlarda alzheimer olduğunda bazı geceler aniden kalkıp evdeki havluları ıslatır eve hava giren ne kadar kapı ve pencere aralığı varsa oraları kapatırdı İsrail yüzünden. Evet: İsrail-Suriye savaşından kalma bir travmaydı. Yoksa hiçbir Yahudi kişisi ile alıp veremediği yoktu kadıncağızın. Yahudilere dair bildiği tek şey savaştı, bombardımandı, ölümdü, çocuklarını korumaktı sonuçta. Nenem en sinirlendiği zaman, bildiği en büyük küfür olarak “Yahudi” derdi. Nenemin dizleri dibinde geçen çocukluğumun cahil evresi süresince, Yahudiliğin ne olduğunu, Yahudilerin kim olduğunu bile bilmezken bende mecburen nenemin Yahudi nefretini paylaşırdım. Aydınlanma sürecim içinde, sebebini ve nedenini bilmediğim ve çocukluktan gelen bir çok nefretim gibi Yahudilere olan nefretimden de kurtuldum. Yinede defterimin arasında gördüğüm “Yahudi Çocukları kurtaran Müslüman Çerkesleri onurlandırmak” notu içimde çocukluğumdan bu yana yaşadığım her süreci hatırlatırken merağımı iyice cezbetti diyebilirim. İşte bu not üzerinden ve teknolojinin de epey yardımıyla bu konuyu irdeledim. Prof. Yair Auron’un Barış müzesinde “Yahudi Çocukları kurtaran Müslüman Çerkesleri onurlandırmak” üzere düzenlediği etkinlikten yola çıkarak bu sizlere bu yazıyı hazırladım. Bu yazıda hem etkinliğin sebebi olan kurtarılmış Yahudi çocuklarının hikayesini kendi tarzım ve çapımda anlatmaya karar verdim. Ancak belki hikayeden önce Kafkasya bölgesinde Yahudi varlığını ve Nazi ordularının Kuzey Kafkasya’daki etkinliklerini kısaca hatırlamakta fayda vardır.

Kovalev’e göre Naziler 1942 sonbaharında Hazar Denizi’nin petrol sahalarını ele geçirmek maksadıyla ilerlerken Kuzey Kafkasya bölgesine girdiklerinde; ele geçirdikleri bir çok yerde yaptıkları gibi Essentuki, Pyatigorsk ve Kislovodsk’ta yaşayan 8 bin Yahudi’yi öldürdüler.

Kuzey Kafkasya bölgesindeki bu denli Yahudi varlığı Nazi subaylarının kafasını karıştırmıştı. Bunlar, bugün bile araştırma konusu olan ve uzun zamandır Kafkasya bölgesinde yaşayan Dağ Yahudileriydi. Bu Dağ Yahudileri grubundan bazıları doğrudan Nazi işgali altında olan bölgelerde hayatta kalmayı başarmıştır. Kabardey’in başkenti Nalçik Yahudileri, Nazi işgali sırasında etkinlenmeyen gruplardan biridir. Nalçik Yahudilerinin doğrudan Nazi işgali altında olması dolayısıyla Naziler tarafından katledilmemiş olmasıyla ilgili bazı araştırmalar yapılmış olsada kesin bir sonuca varılamamıştır. Yahudilerin Kafkasya bölgesindeki varlığı çok eskidir. Ancak Kafkasya bölgesi insan tarihinin başından bu yana bir çok halk için bir kavşaktır. Bu bölgeden geçmemiş bir halk olmadığı bile söylenebilir. Hazar Denizinin batı kıyısı, Orta Avrasya ve Ortadoğu arasında seyehat etmek isteyenler için Kafkasya önemli bir yoldur. Sonuç itibariyle Kafkasya için söylediğimiz bu güzergahtan bakınca mesela Dağıstan Cumhuriyeti etnik açıdan dünyadaki en farklı bölgelerden birisi haline gelmiştir. Dilleri ve gelenekleri ilişkisiz bir çok halk yanyana yaşayabilmişlerdir . Ayrıca bu bolluğun bereketi olarak geliştirdikleri barış sayesinde bu farklı halkların her biri kendi dil ve geleneklerini binlerce yıldır korumayı ta ki Rusya’nın bölgeyi işgaline kadar korumayı başarabilmişlerdir. Rusya’nın bölgeyi işgal girişimiyle birlikte dine dayalı bazı hoş görüsüzlüklerden bahsedilebilir. İşte konumuzun bizi ilgilendiren kısmıda bizim bildiğimiz kadarıyla burada başlar. Gerisini araştırmak isteyen: Rusya’nın Kafkasya’yı işgaliyle birlikte din ve savaşın nasıl bir politikaya çevirildiğini araştırabilir. Biz konumuza dönecek olursak: Rusya’nın Kafkasya’yı işgal etmek üzere başlattığı askeri politikanın Kafkasya’nın (en çokta Dağıstan’ın) farklı halkları arasındaki ilişkileri bozması: (Daha çok 1820’lerde Rus barbarlığının vahşiliğini arttırmasıyla) bahsettiğimiz bölgedeki yerel liderler İslam bayrağı altında birleşmeye ve savaşı cihada çevirmeye başlamasıyla gelişmişti. Bu sebeple bahsettiğimiz bölgede yaşayan Dağ Yahudileri gerek Rus işgal politikasının yarattığı bu savaştan kaçmak gerekse bölgede artık kendilerini güvende hissetmemeleriyle, canlarını ve dini özgürlüklerini güvence altına almak üzere batıya göç ettiler. Ulaşmak istedikleri yer bir kaç farklı sebepten ötürü Çerkesya’nın en doğusundaki Kabardey bölgesiydi. Mesela ilgili tarihlerde Kabardey bölgesindeki savaş bitmiş sayılırdı ve bölgenin nüfusu 1790lı yıllardaki nüfusunun %10’nu kadar kalmıştı. Ayrıca Nalçik şehri bütün bölge için bir ticaret merkezi haline dönüştürülüyordu. Rus-Çerkes savaşı batıya doğru kaydığından, Çerkesya’nın doğusu batı Çerkesya’ya oranla daha istikrarlıydı. Ancak Dağ Yahudilerinin bu bölgeye ilgilerinin belkide en önemli sebebi, Çerkeslerin çoğunluğunun İslam dinine mensup olmalarına rağmen toplumsal ilişkilerinin Xabze tarafından belirleniyor olmasıdır diyebiliriz. Çerkesler hem kendi aralarındaki ilişkilerinde hemde çevrelerinde bulunan diğer halklar ile olan ilişkilerinde xabze kanunlarını uyguluyorlardı. Belkide bu özellikleri, Dağıstan’da kendini güvende hissetmeyen Dağ Yahudilerinin bu bölgeye gelme arzularındaki en büyük sebeplerden biriydi. Konuğun neredeyse kutsal olduğu düşüncesi Çerkes kültürünün önemli bir parçasıydı ve misafir asla teslim edilmezdi, misafirlerin sorgulanmasına dahi izin vermezlerdi. Dağ Yahudilerinin Çerkesya’daki varlığı böylece oluştu ve zamanla Çerkesya’nın bir çok bölgesi olmak üzere Kuzey Kafkasya’da Yahudi toplulukları oluşmuş oldu. Konuyla ilgili ayrıntılı okuma yapmak isterseniz kaynak yazının en altında [Kaynaklar] bölümünde bulunacak. Ancak henüz sona gelmeden önce Prof. Yair Auron’un Barış müzesinde “Yahudi Çocukları kurtaran Müslüman Çerkesleri onurlandırmak” üzere düzenlediği etkinlikte bahsettiği hikaye nedir diyecek olursak onuda şöyle anlatabilirim:



Nazi ordusunun Leningrad’ın kapısına kadar geldiği 2nci dünya savaşının en kritik zamanlarında Gürcistan SSC ülkede yaşayan Yahudi çocukları trenle tahliye etme girişimiyle başlıyor hikaye.. Çocukların bir çoğu 13-14 yaşlarında. Günlerce süren tren yolculukları sırasında bir gün Nazi ordusu treni bombalıyor ve onlarca çocuğun öldüğü söyleniyor bu bombalamadan. Tren bombardıman sonucunda hasar alıyor ve hayatta kalan çocukların artık trenle kaçma umudu kalmıyor. Bir Rus subayı eşliğinde at arabalarıyla ilerliyorlar. Bazı köylerden (muhtemelen Kazak köyleri) geçen çocuklar köylerde barındırılmıyor ancak Kazaklar çocukları Çerkes köylerine hiç girmemeleri, girerlerse öldürülecekleri konusunda uyarıyor. Ayrıca Nazi kuvvetleri de bölgededir. Ancak çocuklar geçen zamanda açlık ve hastalıktan perişan olmuş ve çaresiz durumdadırlar ve şanslarını denemekten başka kurtulma şansları kalmamıştır. Netekim Müslüman bir Çerkes köyüne girerler. Köyün erkekleri savaş yüzünden köylerinden uzaktadır. Köyde yaşlılar, kadınlar ve çocuklar vardır. Durumlarını anlattıklarında ise köylüler toplantı yaparlar. Toplantının konusu: Çocukları kabul edip etmemek değildir, çünkü çocuklar misafirdir ve Çerkeslerde misafirlik kutsaldır. Toplantının konusu gelen çocukların nasıl barındırılacağıydı ve neticesinde her hanenin bir çocuğu misafir etmesine karar verildi. Çerkesler çocukların Yahudi olduklarını ve Yahudileri barındırmanın tüm köyü tehlikeye atmak anlamına geldiğini biliyorlardı. Bu nedenle misafirlik boyunca hem köyün hemde çocukların güvenliğini sağlamak amacıyla Yahudi çocuklara hızlıca Çerkes isimleri olan yeni kimlik belgeleri çıkarttılar ve kendi evlerinde sakladılar. 152 gün süresince bu çocuklar Nazilerin kontrolünde kalan bu köyde Çerkeslerin içerisinde yaşadılar. Bu süre boyunca Naziler tarafından yalnızca 1 çocuk yakalandı ve katledildi. Diğer çocukların kaç kişi oldukları ve daha sonra ne yaptıklarıyla ilgili yeteri kadar belgeye ulaşamadım, ancak çeşitli kaynaklarda 30-40 kadar çocuk geçtiğini söyleyebilirim.






Kaynakça:


Avraham Burg, Haaretz tarafından okunan incelemeyi -
haaretz.com/jewish/books/.premium-1.727542
Amiramov, Sergei. Interview by Irina Moshel, October 12, 1998, Interview 39735, video, Shoah Foundation, University of Southern California, Los Angeles, California.
Arad, Yitzhak. The Holocaust in the Soviet Union. Lincoln, Nebraska and Jerusalem. University of Nebraska Press and Yad Vashem, 2009.Asailova, Maral. Interview by Irina Moshel, January 10, 1998, Interview 39801, video, Shoah Foundation, University of Southern California, Los Angeles, California.Ashurov, Mikhail. Interview by Svetlana Danilova, undated, unpublished paper.Ashurova, Bisirit. Interview by Irina Moshel, January 7, 1998 Interview 38626, video, Shoah Foundation, University of Southern California, Los Angeles, California.Aslanbek, Mahmut. Karaçay ve Malkar Türklerinin Faciasi. Ankara: Çankaya Matbaası, 1952.Babich, Irina. Evoliutsiia Pravovoi Kul’tury Adygov (1860-1990-e gody). Moscow: Institut etnologii i antropologii RAN, 1999.Begun, I., ed. Gorskie Evrei: Istoriia, Etnografiia, Kul’tura. Jerusalem/Moscow, DAAT/Znanie, 1999.Biazrova, Zhneya. Interview by Sergei Shpagin, January 9, 1998, Interview 39800, video, Shoah Foundation, University of Southern California, Los Angeles, California.Bugai, Nikolai, et al., eds. Natsional’no-Gosudarstvennoe Stroitel’stvo Rossiiskoi Federatsii: Severnyi Kavkaz (1917-1941 gg.). Maikop: Adygeiskii Resoublikanskii Institut Gumanitranykh Issledovanii, 1995.----------------. The Deportation of Peoples in the Soviet Union. New York: Nova Science Publishers, 1996.------------------ and Askarbi Gonov. Kavkaz: Narody v Eshelonakh. Moscow, Insan, 1998.Danilova, Svetlana, ed. Gorskie Evrei v Kabardino-Balkarii: Stat’i, Ocherki. Nalchik: “El’brus,” 1997--------------------------. “Zhivi i Pomni!” in Gorskie Evrei v Kabardino-Balkarii: Stat’i, Ocherki. ed. Svetlana Danilova.Nalchik: “El’brus,” 1997: 56-60.-------------------------. “Moia Bol’, Gordost’ i Nadezhda,” in Gorskie Evrei v Kabardino-Balkarii: Stat’i, Ocherki. ed. Svetlana Danilova.Nalchik: “El’brus,” 1997: 8-16.David, Itskhak. Istoriia Evreev na Kavkaze. Volume II. Tel Aviv: Kavkasioni, 1989.Feferman, Kirill. “Nazi Germany and the Mountain Jews: Was There a Policy?” Holocaust and Genocide Studies 21.1 (Spring 2007): 96-114.Gammer, Moshe. personal correspondence.Goble, Paul. “With a Stroke of a Pen, Daghestani City Tats Officially become Mountain Jews,”http://windowoneurasia2.blogspot.com/2013/05/window-on-eurasia-with-stroke-of-pen.html.Ifraimova, Shura. Interview by Irina Moshel, January 11, 1998, Interview 39747, video, Shoah Foundation, University of Southern California, Los Angeles, California.Isakova, Fenia. Interview by Maria Lackman, February 8, 1998, Interview 39744, video, Shoah Foundation, University of Southern California, Los Angeles, California.Kabuzan, Vladimir. Neselenie Severnogo Kavkaza v XIX-XX Vekakh: Etnostatisticheskoe Issledovanie. St. Petersburg: BLITs, 1996.Karcha, Ramzan. “Genocide in the Northern Caucasus,” Caucasian Review 2 (1956): 76.---------------------. “The Peoples of the North Caucasus,” Nikolai Deker, Andrei Lebed, eds. Genocide in the USSR: Studies in Group Destruction. New York: The Scarecrow Press, 1958: 41.Kovalev, Boris. Natsistskaia Okkupatsiia i Kollaboratsionizm v Rossii 1941-1944. Moscow: Tranzitkniga, 2004 .Motaeva, Guri. Interview by Sergei Shpagin, January 6, 1998, Interview 39597, video, Shoah Foundation, University of Southern California, Los Angeles, California.Rabaev, E. A. «K Istorii Evreiskikh Obshchin Severnogo Kavkaza.» 1999. http://www.istok.ru/library/131-k-istorii-evreyskih-obschin-severnogo-kavkaza.html. 7 9 2013.Semenov, Igor. Kavkazskie Taty i Gorskie Evrei: Nekotorye Svedenii o nikh i Problemy Proiskhozhdenia. Kazan: Tan, 1992.Shamilov, Rovino et al., “Bud’te Prokliaty, Fashistskie Izvergi!” in Gorskie Evrei v Kabardino-Balkarii: Stat’i, Ocherki. ed. Svetlana Danilova.Nalchik: “El’brus,” 1997: 50-4.Yagudaev, Nagdimoso. Interview by Maria Lackman, August 19, 1998, Interview 46312, video, Shoah Foundation, University of Southern California, Los Angeles, California.

Share:

Çerkesya'da Sınıf Tarihinin Kısa Özeti



Çerkeslerde Prensler, Soylular, Sınıflar ve bunların özet tarihi üzerine


Natukhay ve Şapsığ kabileleri hariç tüm Çerkeslerde genel olarak; prensler, soylular, özgür köylüler  ve köleler olmak üzere dört sınıf bulunurdu. Bu sert sınıflar içinde çeşitli ailelerin de hiyerarşik sıralamaları vardı. Prensler (bölgesindeki) köylerinin genel servetini (tarım ve hayvancılıktan elde ettikleri ürünleri) yönetme, köylülerden vergi toplama (genelde senede bir veya iki hayvan şeklinde),  ve dış ilişkilerini düzenleme hakkına sahiptiler. Soylular askeri birlikler eğitme ve eğittikleri askerler ile baskınlar ve savaşlar gerçekleştirirlerdi.  Özgür köylüler bağlı oldukları Prenslerin izni dahilinde hayvancılık ve tarımla uğraşırlardı. Köleler genellikle savaş esirlerinden oluşurlardı.  Prensler ve soylulara hizmetçilik yapar, onların arazilerinde çalışır ve hayvan sürülerine bakarak görev yapardı. Soylu atlara yalnızca soylular binebilirdi, kölelerin ise ata binmesi yasaktı. Bu sınıflar sadece Çerkes beyleri ve Çerkes köylüleri arasında düzenlenmezdi. Çerkes prenslerinin ve soylularının bölgelerinde yaşayan bir çok halka karşı uygulanırdı. Bu konuda Adilhan Adiloğlu "Kafkasya'da yaşayan Tatar kabileleri" isimli makalesinde şunları yazmıştır "Karaçaylar'da Kabardey beylerine "bek" denilir, bütün Karaçaylı beyler, asilzade ve köylüler Kabardey beylerine tabidir. En üst makan olarak yalnızca Kabardey beylerini bilirler. Kabardey beyleri, Karaçaylılardan vergi almaktadırlar, genellikle her sene aile başı 5 koyun alırlar. Ancak varlıklı kişilerden iyi bir at, bir öküz, çok sayıda yamçı ve kürk, bakır eşyalar ve diğer şeyleri alırlar."*2 Bu sınıfların arasındaki farkı belki en iyi   1957 yılında Zekoşnığ Sanat-Edebiyat almanağında Tlevusten Yusuf tarafından düzenlenerek yayınlanan (Açumıj Hilmi tarafından çevirisi yapılan)  halk tarafından sürekli anlatılan bir gerçek bir hikaye olan Dyepçen Huseyn hadisesindeki şu  ifade anlatır: "hiç kimse prens ve soylulara ateş etme özgürlüğüne sahip değildi, onlarsa istedikleri gibi ateş ediyorlardı."1

Ancak Çerkesya'daki sınıfları da, hacimleriyle ve sosyal politikalarıyla 2'ye ayırarak inceleyebileceğimizi düşünüyorum.

BATI ÇERKESYA:

18nci yüzyılın ortalarında  Çerkesler içindeki bu sınıfların arasında bir çatışmalar başladı. 1770 yılında Prens ve soylulara karşı ayaklanan Abzehler, diğer bölgelerdeki prenslerin (ve onlara tabi soyluların) ve Rusların Abzeh beylerine sundukları yardımlarıyla  başarısız oldular. Ancak 20 yıl sonra 1790'lı yıllarda tekrar ayaklanan Abzehler bu defa başarılı olarak bazı beyleri öldürdüler, hayatta kalan beylerin bir çoğu, diğer Çerkes bölgelerindeki prens ve soylulara ya da Moskova'da Ruslara sığındılar. Asiller sınıfına (verk) da aşağıdaki şartlarda canlarını bağışlama ve Abzeh bölgesinde yaşama hakkı verdiler;
1 - Abzeh bölgesinde yağma yapmayacaklar
2 - Diğer bölgelerde yağmaladıkları ganimeti vs. Abzeh topraklarından geçirmeyecekler
3 - Abzeh ülkesinde yaşamaya karar verenler, herkes gibi kendi emeği ile çalışarak geçinecek
Abzehlerin bu ayaklanmaları neticesinde çevre bölgelerde prens ve soyluların baskılarından  bıkan köylüler ya kendi bölgelerini bırakarak Abzeh bölgesine sığındılar ya da Abzeh bölgesindeki ayaklanmalardan ilham alarak kendi beylerine karşı ayaklanmaya başladılar. Bunun neticesinde Bjeduğ bölgesinin beyleri Abzeh bölgesine saldırmaya başladı. Bu saldırılarının bir çoğunda Çeçenlerden de yardım aldılar. Ancak 1799 yılında, demokratik bir toplum olmasına rağmen Şapsığlar ve Ruslardan da yardım alarak Abzeh bölgesine saldıran Bjeduğlar Abzehleri yenilgiye uğrattılar. Ancak bu yenilgi de Batı Çerkesya'da feodalitenin kaderini değiştiremedi. 19ncu yüzyılın ilk yarılarına kadar Batı Çerkesya'da feodalitenin izi dahi kalmadı.
Çerkeslerde  bu sınıf çatışmaları hakkında Tsığo Tevçoj'un "Derebeyi savaşı" adlı şiirsel destanı ile Meşbaşe İshak'ın "Bzyıko Savaşı: Bitmeyen umutlar" adlı 2 ciltlik romanı da bulunmaktadır.
19ncu yüzyılın ikinci yarısından sonra ise Batı Çerkesya'nın büyük kısmında feodal kalıntılar da yok oldu. Sadece Rus egemenliği altında olan Kabardey bölgesi ve diğer küçük yörelerde bir süre daha kaldı. Feodalitenin yok edildiği yerlerde egemenlik Xase adı verilen seçilmiş insanlardan oluşan halk meclislerinin eline geçti ve meclislerin her biri kendi bölgelerini ilgilendiren konularda karar alma ve bu kararları kendi oluşturdukları yürütme organları tarafından uygulamaya sokmaya başladılar.  Bu yöre xaselerinin üstünde Zefes adı verilen ve tüm Çerkesya'nın ulusal meclisi bulunuyordu. Meclis Xabze olarak bilinen toplumsal sözleşme (geleneksel yasalar, kurallar) ile tüm Çerkesya'yı kapsayacak düzeyde karar alıp uyguluyordu. Ne var ki bu dönemden sonra Çerkesler Rus imparatorluğunun doğrudan ve kuvvetli işgal harekatına maruz kalarak çağın ötesinde olan demokratik yönetimlerini geliştiremediler ve bu işgalle başlayan süreçte başlayan savaşta çok büyük bedeller ödeseler de savaşı kaybederek kendi ülkelerindeki yönetimi kaybettiler. Kabardey bölgesinin aksine, kendi özgürlüklerini kendi mücadeleleriyle sağlayan batı Çerkesya bölgelerinin kendi iradeleri ile örgütledikeri demokrasi Rus çarlığının askeri politikaları karşısında ayakta çok fazla ayakta kalamadan altüst edilmiş oldu.

DOĞU ÇERKESYA

Baştan belirtmek gerekir ki Çerkesya'daki tüm sosyal sınıflar bir tarafa, Kabardey bölgesindeki sosyal sınıflar bir tarafadır. Bu anlamda Kabardey soylu sınıfını özel olarak incelemekte gerekir..  Özellikle Kabardey bölgesinde beylerin komşuları olan bütün halklardan vergi aldığı da bilinir. Kabardey beyleri, Kabardey bölgesine yakın komşu olan Balkar, Karaçay ve Nogaylar üzerine her yönde tam bir hakimiyet kurarlarken, uzak komşuları olan Çeçen-İnguş ve Osetinler de Kabardeylerin vasalları idiler. Kafkasların bu küçük monarşilerine Şamhal beyliklerinden Abaza beylerine kadar herkes vergi ödemek zorundaydı. Sınıflar meselesinde belki de Kabardey bölgesini, geri kalan diğer tüm Çerkesya bölgelerinden ayrı olarak ele almakta fayda vardır. Zira Kabardey bölgesi; Çerkesya içerisinde en köklü feodal sınıf düzenini yaratmış, uygulamış bölgedir ve ayrıca Kabardey beylerinin Çerkesya'da siyasi rolleri de güçlüdür. Kabardey bölgesi çok büyük tahminle 15nci yüzyılda diğer Çerkes kabilelerinden koparak oluşmuştur. Sözlü tarihe göre efsanevi Kabardey beyi Yinal tarafından  Kuban nehrinin doğusuna yerleştirilmiştir. Kırım Tatarlarının bölgede yarattıkları baskılarla birlikte daha sonraları güneye ve doğuya ilerleyerek bilinen büyük Kabardey bölgesine yerleşmişlerdir. En büyük yerleşme göçü ise Alan kabileler birliğinin Moğol istilasıyla yıkılmasından sonra gerçekleşmiştir. Kabardeyler 15nci yüzyılın sonlarına kadar Altınorda devletine tabii kaldılar.  Kabardeyler 16ncu yüzyılda kendilerini Tatar saldırılarına karşı  koruyabilmek için Moskova ile politik ilişkiler içine girmiştir. Hatta Kabardey beyi kızını Rus çarı ile evlendirerek Rusya'nın vasallığına da girer ve Tatar saldırılarına karşı sürekli destek gördüğü de bilinir. Bu politik ilişkiler de Temruk'un oğlu Boyar'ın idam edilmesi dahil bir çok pürüzler olsa bile sürmüştür. Rus Çarı 1661 yılında Kabardey beyi Kazbulat Mirza'yı tüm Çerkeslerin beyi olarak ilan etmiş ve Çerkesleri Terek üzerinden kontrol edecek bir kale sözü vermişti. Kazbulat'da Moskova'nın dostu olarak Kırım ve Osmanlı'lara karşı sık sık savaşlara katılmıştır. Kabardey beyleri ile Moskovanın arasındaki en büyük problemi Kabardey bölgesinden Rus bölgesine kaçan köylülerin Rus Çarı tarafından Kabardey beylerine geri vermemesi oluşturuyordu. Bu problem Kabardey beyleri arasında bir çatışmaya da neden oluyordu; bazı Kabardey beyleri Ruslar ile savaşan Kırım hanlığı ile iyi ilişkiler geliştirmek isterken bazı Kabardey beyleri Ruslar ile olan iyi ilişkileri sürdürmekten yanaydılar. 1758 yılında gerçekleşen Çeçen-Rus savaşında bazı Kabardey beyleri Ruslarla birlikte Çeçenlere karşı savaşmışsa da 2nci Katerina döneminde Kabardey bölgesinden kaçarak Rus bölgesine yerleşen köle ve köylülerin hristiyanlaştırarak bağımsızlaştırılmasının etkisiyle, İslam Kabardey beyleri arasında iyice kök salmıştır. Rusların Kabardey bölgesinde Terek kıyısına askeri kale kurması ise b Kırım dostu Kabardey beylerinin taraftarlarının çoğalmasına yol açmış, Kabardey beyleri 1765 yılında Kızılyar kalesini kuşatmış ve Tatarlar ile Mezdegu kalesinden gelebilecek askeri yardıma karşı anlaşarak Rusların bölgede Kabardeylere karşı  politikasını askerileştirmesine sebep olmuştur. 1768 yılında gerçekleşen Osmanlı-Rus savaşı sırasında Ruslar Kabardey bölgesini bir düşman toprağı gibi istila etmiştir ve egemenliğine almıştır. Bu seferki egemenlik, 1557 yılındaki gibi Kabardey beylerinin istek ve arzularına göre yönetilen değil; askeri bir yönetim olmuştur. 1779 yılına kadar bölgeyi Çar'ın Kafkasya'daki memurları yönetse de, bu memurların baskısına dayanamayan Kabardeyler bir ayaklanma başlatmıştır, ancak ayaklanma hemen bastırılmıştır. Ayaklanmaya katılan herkes bölgeden sürgün edilmiş ve Kabardey beylerinin ayrıcalıklarına karşı harekete geçilerek, köylülere beylerine karşı bağımsızlık ve eşitlik hakkı verilmiştir. Bir Kabardey beyi olan Jancot Peterhan tüm Kabardeyin valisi ilan edilmiş ve onunla birlikte hareket eden askeri-polis şefleriyle Kabardey beyleri baskıya alınarak bir halk toplantısına zorlamıştır bu toplantıda Kabardey beylerine, tüm köylüleri azat ettikleri ilan ettirilirmiştir. Bu baskılara dayanamayan Kabardey beylerinin Osmanlı ve başka ülkelere gitme istekleri de reddedilirmiştir. General Yermolof'un bölgedeki politikalarıyla Kabardey beylerinin tüm ayrıcalıkları kaldırılırmış ancak bu politikaların; bölge halkını batıdaki direnişten koparma niyetiyle olduğu uzun bir süre anlaşılamamıştır. Yüzyıllardır beylerinin baskıları altında yaşayan Kabardey Çerkesleri, beylerin tüm ayrıcalıklarını yok eden bu politikalar ile Ruslara karşı sempati duymaya başlarlar. Yermolof, Çerkes geleneklerine göre idare dilen, fakat sıkı Rus kontrolü altında olan bir yeni yönetim tarzı kurar. Kabardey hükümetinin başında bir bey ya da kadı bulunurdu. Hem gelenek görenekler, hem de şeriat kanunları anlaşmazlıkların çözümünde uygulanıyordu. Bu sıkı kontrollü yönetim tarzı 1858 senesine kadar sürmüştür. Bu yönetime dayanamayan Çerkesler dağlık bölgelere çekilirken Yermolof ile Paskeviç arasındaki bir anlaşmazlık sebebiyle Yermolof'un istifasını fırsat bilen Kabardey beyleri 1827 yılında Rus Çarı'na eski ayrıcalıklı haklarının ve sınırlarının tanınmasını ve Osetlerin tekrar Kabardey beylerine bağlanmasını isteyen bir dilekçe gönderirler.  Çar İvan ile daha önce kurdukları ilişkiyi örnek göstererek, Rus soylularının faydalandıkları haklardan kendilerinin de faydalanması gerektiğini de belirtirler.Bu sırada Şamil'in Çeçenlerle birlikte Kabardey bölgesine saldırmasıyla bazı Kabardeyler Şamil'e katılsa da, pek çok Kabardey'in Ruslarla birlikte Şamil'e karşı savaştığı bilinmektedir. 1866 yılından sonra da Kabardey bölgesindeki feodaliteye karşı çıkarılan kanunlarla Kabardey beylerinin ayrıcalıkları iyice yok olmuştu. Ancak beylik haklarıyla yaşamayı özleyen Kabardey beyleri   Graf Loris, Melikof'a kölelik ve bağımlı köylüler müessesesinin yıkılmaması için ricada bulunurlar. Bu rica mektubunda, şimdiye kadar ağır işlerini yapan köleleri olmazsa beylerin yaşayamayacaklarını belirttiler. Pşılar, azat edilen alt sınıf insanlarının tavır ve davranışlarıyla toplumu bunalıma götüreceklerine inanıyorlardı. Her azad ettikleri köle içinde Çar’dan ücret istediklerini ilettiler. Bu rica ve istekler karşısında Çar  1867'de çıkarılan bir kanunla azad edilen 21.000 kişiye karşılık, her bir kişi için 200 Ruble ödemeyi ancak bu ödeme karşılığında da beyler ellerindeki toprakların yarısını azad edilenlere verilmesi karşılığında kabul etti. Kabardeylerde prens, soylu ve beylerin dönemi 1870lerde, onlara bu gücü politik ilişkilerinde sağlayan  Rus Çarlığı tarafından yine  politik olarak bitirilmiş oldu.

Kaynakça:

*Jineps gazetesi,Eylül 2006 eki
*Encyclopedia of World Cultures - Circassians, 1996
*Vorlesungen von Prof. Dr. M. Sarkisyanz. SAI- Heidelberg
Trubetykoy, Nikolaj Sergejewitsch Fürst Erinnerungen an einen Aufenthalt bei den Tscherkessen des Kreises Tuapse. In: Caucasica, 1934, 11, S. 1-39
*Dyepçen Huseyn, Zekoşnığ Sanat-Edebiyat almanağı 1957 (Tr çeviri Açumıj Hilmi bağlantı:io-soz.blogspot.com.tr/2014/07/dyepcen-huseyn-olmus-bir-vaka.html)
*2:Adilhan Adiloğlu, "Kafkasya'da yaşayan Tatar Kabileleri S. 29
*Kabardey Tarihi Moskova, 1957 Kabardino-Balkarskij Nauçno issledovatelskij institut

Share:

Çerkesçe

Translate

Çerkesler

Çerkesya

Çerkesya ya da Çerkezistan (Çerkesçe: Адыгэ Хэку,[1] Rusça: Черке́сия, Gürcüce: ჩერქეზეთი, Arapça: شيركاسيا[2]), Kuzey Kafkasya ve Karadenizin kuzeydoğu kıyısında yer alan bir bölge ve tarihsel bir ülkedir. Bu Çerkes halkının vatanıdır.

Etiketler