Hak istemekle - Hakkını almanın arası

Toplumsal isteğin arttığı günümüzde bastırılan bazı şeyleri görmemizi engellemek amacıyla aklımıza pompalanan ve nitekim bizlerde yoğun bir merak uyandırarak arkasından çevrilen oyunlara yabancı kaldığımız
ve aslında içine girip uğraş verdiğimiz şeyin devletin halkına sunduğu ve kafasını yorduğu bir evcilik oyunu olduğunu anlamadığımız acı fakat gerçek olması muhtemel gerçeklerdendir. Dünya tarihi, böyle evcilik oyunları ile
dolmuş ve taşmış olmasına rağmen insanların kandırılma geleneğine henüz uyanmamış olması, devlet otoritesinin veya devlet otoritesini gizliden elinde tutan her kimlerse onların bu oyunu halen kullanmasını sağlamaktadır. Toplumsal hareketlenmeyi erkenden durdurmak ve henüz başlamayan harekete ya da hareketlere karşı önlem almak zihniyetiyle bugün Türkiye Cumhuriyeti devleti içinde kendisini güçlü gördüğü bazı toplumları ve o toplumların içindeki dalgalanma dinamiğini şimdiden bastırabilmek adına toplumun kendisini teselli edebileceği minimum haklar vermeye, verdiği hakları koz olarak kullanmak için maksimum propaganda yapmaya başlamıştır. Büyük dinamiklere, deneme sürümü olarak sunduğu özgürlüklerin, istenilenin üstünde bir etki yarattığı gözetlendiğinde ise bunu sürekli medya yolu ile insanların kafasına aşılamaya girişmiştir. Fakat Devlet, kendisine tehlike olarak görmediği ve 147 yılı aşkın zamandır kendisine asla hak istemeyen Çerkes toplumunun-da içinde potansiyel olarak mevcut bulunan fakat fiili hiçbir hareketlenmeye kalkışmamış bir dinamiği canlandırmış, ellerinde pankartları, bayrakları ile kendi haklarını isteyen Çerkes toplumuna karşı son derece olumsuz yaklaşımlar sergilemiştir. Bu sergi, Türkiye Cumhuriyeti devletinin menfaatleri uğrunda yalnızca kendi çıkarlarına hizmet etmesini istediği toplumlara bir ayrıcalık tanıdığını göstermiş oldu. Bir topluma karşı gösterilen ayrıcalık, diğer toplumların üstüne çekme hamlesi devlet eli ile yapılanan bir ayrımcılığın ta kendisini oluştururken, ayrıcalık kazanmayan Çerkes toplumu içinde uçlaşacak bir kesim yaratmaya zemin hazırlar. Ayrıcalığın devam ettirildiği sürece, uçlaşacak her Çerkes, devletin ayrımcılık yaptığı gerçeği ile mutlaka haklı bir yan kazanacaktır. Devlet, uçlaşmayı içten durdurmak ve talebin sesini kısmak için kendi tarafından zehirlenmiş fakat Çerkes toplumunun bir parçası olan Çerkesleri, Çerkeslere karşı gizli bir şekilde kullanmaya da başlayacaktır ve yer yer, kendilerini devletin yönetmeliğine, kanunlarına, yasalarına henüz şimdiden feda edercesine, başka toplumlara verilmiş ayrıcalığın kendilerine de verilmesini isteyen Çerkeslere saldırmaya başlayan başka Çerkesler-de çıkmıştır. Öncelik olarak; Devrimciliğin, eşitlik ve özgürlükçü devrimciliğin henüz ne anlama geldiğini bilmeden vahşi ve barbar şekilde zehirlenmiş akıllarıyla bu ülkede insanların eşit haklardan yararlanması gerekliliğini savunanlara karşı bölücü gözüyle bakan her insanın, zihniyetini geliştirerek devrimciliği öğrenmesini talep ediyoruz kendilerinden. Milis kuvvet olarak halkı, halka karşı savaştıran hiçbir yapıya kesin olmakla birlikte ve öfke, nefret ve şiddetle karşı duran-da devrimciler olmuşken; halka silah ve zorbalıkla saldıranlara siper olanda devrimcilerin ta kendileri olmuştur. Çerkes toplumu içerisinde veya diğer toplumların içerisinde vicdan ve akıl sahibi hiç kimsenin kendisine şiddet ile karşılık verilmediği müddetçe, karşısındakine şiddetle saldıracak bir karakteri olamaz, mümkün değildir. Yer, yer gözlerimin önüne kadar sergilenen bir devrimcilik oyunu gördüğüm ise doğrudur. Henüz, sosyalizmin ne demek olduğunu tam olarak anlayamamış insanlar tarafından ya da başkaları tarafından kullanılmak üzere sabit fikirlerle yetişririlen insanlar, devrimci, özgürlükçü sosyalizmi ağızlarına sakız eder halde ortalıkta parıldayıp pisliklerini arkalarında bırakarak, eşitlik ve özgürlüğe kalbini, aklını vermiş insanlara meşguliyet çıkartıyorlar. Çerkes gençliği içinde ise henüz sosyalizmi tam olarak anlayabilmiş ve bir elin beş parmağını geçecek kadar sayıya ulaşan pek özgürlükçü sosyalist bir grup bulunmamaktadır. Bazı Çerkes büyükleri, devrimciliği halen terörle eş olarak kullanırken, kimileride ulusal sol diye tabir edilen solu, bütün sosyalizme mal ederek başka bir milliyetçi kimliğe bürünmektedir. Şurası kesindir; Devrimcilik bir oyun değildir, bir devrimci; haksızlık nerede ve kime yapılırsa yapılsın onun karşısında olacak vicdana sahiptir. Ayrıcalığın kaldırılacağı ve kimsenin, kimseden üstün olmayacağı bir dünyayı arzular. Aynı zamanda, güzel dilekleri ve iyilikleri; ülkesiyle sınırlı kalmayıp dünyayı kuşatırken sadece insanoğlu için değil, gökyüzünde uçan kuş için, deniz dibinde yüzen balık için, ormanlar için, böcekler için yani kısacası dünyası ve dünyadaki tüm hayatlar için güzel olanı arzular ve yapmak için uğraş verir. Şimdi; birileri tarafından ele geçirilmiş ve yönetilen ulusal sol, bir kimliği yüceltirken diğerlerini kendi kaderine bırakıyorsa ya da buna benzer bir sürü örnek yazılabilir… işte bu tip vakalar oluyorsa; kusura bakmasınlar.. Bizim devrimcilik, bizim sosyalizm anlayışımızda onların yaptığı bire bir faşistlik olarak yerini alır. Ayrıca, hak istemek o hakkı almanın ön kapısıdır. Bir hak isteniyorsa; herkes için istenir ve insanlık onuruyla alınır. Bu terörizm değidir. Başka bir etnik gruba verilmiş hak, size verilmiyorsa bu birebir teröristliktir, terörizmin ne aldığı en büyük bataktır.
Işıkla…

Canberk Apiş
Share:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Çerkesçe

Translate

Çerkesler

Çerkesya

Çerkesya ya da Çerkezistan (Çerkesçe: Адыгэ Хэку,[1] Rusça: Черке́сия, Gürcüce: ჩერქეზეთი, Arapça: شيركاسيا[2]), Kuzey Kafkasya ve Karadenizin kuzeydoğu kıyısında yer alan bir bölge ve tarihsel bir ülkedir. Bu Çerkes halkının vatanıdır.

Etiketler