Hantal Çerkes Hareketlerine ithafen..




Çerkes hantal hareketleri, kendi toplumu altında yetişen dinamik gençlerin eylemsel süreciyle birlikte umutlandı, elbette bu gençlerin; hantal hareketler olarak nitelendirdiğim gruplara karşı bir önyargı sahibi olmaması gerekiyor. Ancak bunu sağlayacak olan, gençlere bu umudu göstererek; yıllardır hareketlerde konuşlanmış, konuşan ve başka hiçbir halt yapamayan kişilerin bu gençlere karşı biz özeleştiri vermesiyle mümkündür. Pek naçizane affınıza sığınarak 26 yaşımı dolduran biri olarak elbette bende kendimi bu gençlerin içinde bir parça olarak göstermek durumundayım. Tüm yazdıklarım pratiken edinilmiş tecrübelerle kazanılmış birikimin teorik olarak karakterize edilmesi aslında. Bu yüzden, ister hoşunuza gitsin, ister gitmesin; Türkiye Diasporası toplumunda her yönde hareketler de konuşlanmış ve süreklilik arz edecek kadar çok konuşup herşeyi kendi bildiği gibi yapmak, herşeye kendi istediği gibi yön vermek isteyenlerin buna kulak vermesi gerekiyor.

Elbette ki, burada bahsini ettiğim gençlik; benim dahili olduğum aktif veya pasif eylem biçimlerinde yan yana geldiğim veyahutta eylem süreci veya sonrasında irtibata geçtiğimiz gençleri temsil etmektedir. Hiçbir tespitim, hiçbir analizim veya yazım tüm halkın her ferdini veya belirli bir yaş grubuda herkesi temsil edemeyeceği gibi, bu yazı da; diğer yazılarımda olduğu gibi bir takım gençleri muaf tutmaktadır. Yazılarımda muaf kalanlar ise, yaptıkları ve yapmadıklarıyla elbette kendini bize ve görmek isteyen herkese anlatmaktadır.

(Yukarıdaki temkinlilik, konular da bağımsız tartışmalar yaratmaktan öteye gidemeyenlere ithaf olur.)
Değişen dünyanın içinde dönüşen bir halk olduğumuzun mutlaka farkına varmalıyız ve dönüşümlerimizi geçmişimizdeki kültürel faktörlere yatkın fakat tamamiyle onların etkisinde kalmadan başarmalıyız. Değişen dünyayı fark etmemek elimizde değil ve dönüşmekten başka çaremizin olmadığı ise aşikar. Bunun çeşitli nedenleri var; bize özgün nedenleri ile birlikte tüm dünyaya yayılmış halkımızın ortak nedenleri de elbette. Dünyayı biz değiştirmiyoruz, bir çok faktör var dünyayı değiştiren iyi-kötü. Dönüşüme karşı koymakla, dönüşmemek mümkün değil; çünkü dünyadaki dönüşüm, tüm maneviyat kazanımları ve götürümleri ile birlikte aynı zaman da fiziksel olarak da bizleri buna zorlamaktadır. Bizim bunu algılayamamamız; bizim bunu algılayabilip kendi dönüşüm felsefemizi yapamamamız ya da kasten bir çeşit yobaz gelenekçiliğe mahkum etmeye çalışmamız kesinlikle ama kesinlikle bizi değişen dünyada dönüşmeyen bir halk yapmıyor.  Aksine, dönüşüm felsefemizi kendimiz koyamadığımız için; bizim yerimize dönüşümümüze yön verenlerin dönüşmemizi istedikleri şekilde dönüştürüyor. Modern asimilasyon metodları ile, onların istediği dönüşüme adapte olanlarımız, kapitalist rejimde geçici mevkiiler edinirken; direnenlerimiz ise birer birer sindiriliyor. Bzeyiko savaşlarından bu yana; modern kapitalizmin kökü insanlığın yüreğinde bir ur gibi kök salarken elbette bizi de es geçmedi. Herşeyi, bir anda ve en hızlı haliyle yaşayan toplumumuz içinde itibar kazanmış mevki sahibi birileri; sınıflar yaratıp aşağısında kalanların onurlu ya da onursuz kaderini tayin etme hakkına başladı. Birincisi, bu dönüşüm toplumsal ahengimizin kendi başına yönettiği bir dönüşüm değildi, tüm sinyalleri ve tarihsel materyalleriyle bu dönüşümü, o zamanların dünya kutuplarından olan Osmanlının yaptığını iddia edebilir, ardını savunabiliriz. Ancak ben konumuza Bzeyiko savaşlarından başlayarak dönüşümümüzün tarihini  yazmakla başlarsam, bu yazı hayli uzun ve geç ve elbette bir yerlerinden eksikler fışkıran bir yazı olarak kalır. Onursuz birilerinin kalpsiz dönüşüm projesi olan; Kapitalist Dönüşümün tarihiyle ilgili elbette isteyen bir yerlerden okuyacaktır.

Biz, dönüşümümüzün halkımızın tarafıyla yön bulması için mücadele veren gençleriz! Ancak dünyanın egemen olsun ya da olmasın hiçbir halkıyla aramızda düşmanlıklar üreterek kaotik ya da felsefi anlamda hantallaşarak prim yapacak kişileri hiç değiliz. Kendi adımıza, kendi kimliğimizle kararlar verebilme yetimiz ise sorgulanamazdır. Biz, kimlikle karar veren başka yetilerin kimliklerini ortaya koyuşlarına değil, birlikte sahip olmaktan başka çaremiz olmayan kimliğin bir düşmanlaştırma veya itibarsızlaştırma aracı olmasına ise karşıyız. Bunu İnsan, İnsan bir Çerkes, İnsan bir Çerkes Erkeği-Kadı ve İnsan bir Çerkes genci olarak hakkımız görüyoruz. Bu konuda karşı bir taraf varsa onlarla asla uzlaşamayacağımızı da bilmelerini istiyorum.

Geçenlerde, Van depremzedeleri adına Sakarya'da dayanışma eylemi yapan 4 kişiden 2si Çerkes'ti. Birisi çok sevdiğimiz bir büyüğümüz olan ve genellikle hantallık yaratacak bürokratik örgütlenme biçimlerinde pek rastladığımız karar alışta gecikmeyen, gündemi arkadan takip etmeyen Ümit Örten; diğeri ise çok yakın dostum, yoldaşım olan ve daha önce bir çok ortak eylem yaptığımız; bürokratik hantallıklardan en çok dem vuran gençlerimizden Kadir Canbek'ti.. ve elbette diğer iki kişi ise, insanlıklarıyla çok yakın tanıdığım; bir böceğin dahi yaşam hakkı için inanılmaz mücadele verdiğine şahit olduğum, bir çok konuda dünyaya aynı baktığımız, çocuklara aşık Harika ve biraz önceki saydığım pek sevgili yoldaşlarımdan bir adım geride bile olmayan, hayatım boyunca güveneceğim, güvenebileceğim Ayşegül'dür. Hepsini tek tek ve bütün olarak çok sevmekle birlikte, hepsiyle birlikte çeşitli ve kimseyi ötelemeyen insanlık eylemleri yapmışlığım, bir çok konuda konuşmuşluğum.. anlaşamazsak bile konuşarak sonuca varmışlığım vardır..
Onların eylemine çeşitli sebepler ile yakışmayacak şekillerde karşı oluşlara rastladığımız zaman toplumun bizden ya da bizden olmayan yön vericileri tarafından, 149 yıllık periyotik olarak ve bugünler de farklı dozajda olsa bile nasıl etki yarattığını algılayabilmekteyiz. Bizim içimizde inanılmayacak derece de Kürt düşmanlığı yapanlar utana dursunlar bunları onursuzca dillendirdikleri için, bunu söyleyemeden eylem sırasındaki bir takım simgelere takılıp bunu malzeme yaparak arkadaşlarımıza saldırmaya çalışanları, onlara bilerek, duyarak ve hissederek bir sebep veya bağzı sebeplerden ötürü sessiz kalanları yazımızın devamına taşıyayım;

Sizlerde iyi biliyorsunuz ki; hantalsınız. Hantallığınız, parmağınızın klavyeye dokunuşundan ya da dokunmayışınızdan okunuyor. Siz okunduğunuzu ya bilmiyorsunuz ya da artık gerçekten bunu fark edecek algıyı yitirmişsiniz. Acısak gurur yapacak, acımasak zarar verecek moddasınız ve biz ne sizin o inmeyen burnunuzu incitmek ne de anlık eylem bilincinde zarar vermenize müsade edecek değiliz. Biliyor musunuz bilmiyorum ama, artık siz olsanız da - olmasanız da .. hatta biz olsakta, olmasakta; anlık eylem bilinci, bürokratik hantallıklar kafasını aşmış; tavır alabilen, tavır koyabilen; yatak/dikey  partili/kolektif örgütlü/örgütsüz insanlar var ve biz ya da siz görebilsekte, göremesekte, görmek istesekte, görmek istemesekte buna karşı engel olamayız! Değişen dünya ile birlikte, değişmeyen kafalar da tozlanmakta ve her geçen gün olgu/mantık kavramlarından bir adım uzaklaşarak; saçmalamak devrine başlamaktadır. Ben şahsen; çeşitli sebepler ile herşey apaçık doğruyken belirli teyammülleri bahane ederek insanlar üzerinde hipotek kurabilecek, bunu isteyen, bunu arzulayan ve gereksinimmiş gibi servis edenleri zerre kadar umursamıyorum. Sadece bunu umursayan yoldaşlarıma üzülüyorum. Sözde; bir çok yoldan yoldaşınız olduğunu düşündüğünüz, söylediğiniz kişiler; VAN ZULÜMÜNE İNSANLIK DESTEĞİ verdiler. Onlara sizin karşı olduğunuzu bildiğim insanlar tarafından bir mühür konmaya kalkışıldı. Orada hepimizin simgesi haline gelmiş bir şeyler üzerinden; sanki sadece "tek tarafa" ait bir şeymiş gibi konuşuldu. Ben oradaydım, onlar da oradaydı ve tanımadığımız birileri daha, tahmin edemeyeceğiniz kişiler de; ama orada olmayan birileri vardı ve orada olmayan birilerinin orada olan biten herşeyden muhakkak haberi de vardı, onlar sizdiniz.

Değişen dünyada, dönüşen birşeylere karşı; hantallar! Eylemsellik sürecinde aktif olarak periyotlar çizmiş, kendi argümanları tekrarlamaktan baş şişiren, konuşkan, göbekli, gözlüklü hantallar. Ben ve bağzıları; dönüşümün içindeyiz..! Sizin dönüşüme olan tahammülsüzlüğünüz ancak dünyada büyüyen dinamik mücadeleler de bizim halkımıza şerh koymaktan ibaret kalacaktır. Ancak bizim halkımız dahil olsun ya da olmasın, bizler bu dönüşümün bir parçası olacak, insanlık ve adalet eylemlerinde bu dönüşüme uygun eylemler koyarak sokaklara ineceğiz ve siz, oturduğunuz koltuklar da bir yerlerinizi morartırcasına yazacaksınız, bir yerleriniz ağrıyınca kalkacak,  televizyonu açacak, telefonla konuşacak, toplanacak; satırları sayılmaz, anlaşılmayan kargaşaya kapılacaksınız.


Umuyorum ki;
Hantal kaldığınız yerlerde, dinamikleşir ve anlık eylem bilincine, mevcut olduğunuz kadarıyla dahilleşebilirsiniz. Ben ve arkadaşlarım, eylem isteminin mevcut şartlara göre nasıl değerlendirilebileceğini ve anlık yetiyi sizlere bir kaç defa gösterdik. Hiçbir şey yapamadığımızı sanıyorsunuzdur; ancak yaptığımız şeylere de şahit olacağınız zamanlar gelecektir.

Share:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Çerkesçe

Translate

Çerkesler

Çerkesya

Çerkesya ya da Çerkezistan (Çerkesçe: Адыгэ Хэку,[1] Rusça: Черке́сия, Gürcüce: ჩერქეზეთი, Arapça: شيركاسيا[2]), Kuzey Kafkasya ve Karadenizin kuzeydoğu kıyısında yer alan bir bölge ve tarihsel bir ülkedir. Bu Çerkes halkının vatanıdır.

Etiketler