Yurtseverliği anlamlandırmak


Malum Türkiye şartlarında, Türkiye sosyolojisine göre kelimelerin anlamları, ifade ettikleri biçimden daha çok laçkaya dönen başka anlamlar ile yozlaşmış durumdadır. Bunun bir çok alt nedeni ve örneği vardır.. Mesela; Anarşist kelimesi terörü, kanı, haksızlığı temsil etmemesine rağmen, bizzat devlet aklı tarafından sürekli bu anlamlar ile direkt ya da ilgili olarak kullanılır. Sebebi ve sonucu ne olursa olsun bir olayın içindeki vahşet; çıkan anarşi olayları anılır. Aslında Anarşi ile Anarşizme bakıldığı zaman tam aksine; mevcut terörize düzene, terörize düzenin silahlarına ve saldırılarına karşı savunmaya dönüşen ve efendisinin terörünü sahiplenmektense, hakkın ve adaletin safında yerini alarak bu teröre karşı savaşan bir akım gözükür. Devlet aklı ile empoze edilen hemen hemen her karşılığının tam aksinde söylemsel veya eylemsel bir yapılaşması gözükür. Bu sadece Anarşi ve Anarşizm ile kısıtlı değildir, mevcut terörize düzenin, hırsızların, katillerin karşısında adalet, eşitlik ve hak söylemiyle mücadele yürüten bütün örgütlerin, yapıların ve akımların genişliğindedir. Bütün bunlara karşılık devlet aklı, kendi olmayan kavramsal kutsallarını da sunuşa çıkarır. Mesela Milliyetçilik, mesela vatandaşlık gibi.. ve yine bu devlet aklı, anlattığı şeyin aksine bazı kavramları kendi sunuşlarına ulaşımı kolaylaştırmak ve insanı buraya hapsetmek için kullanır. Konumuz da sanırım bu; Yurtseverlik..!

Mesela yazının aşağısını okumadan; kendinizi bir yurtsever olarak hayal edin. Sizce yurdunu seven bir adamın yurdu için reva göreceği geleceğin içinde ne olur, içinde ne olmaz?

Yurdunu seven hangi kimse, tertemiz derelerinin simsiyah pisliğe dönüşmesine, yemyeşil doğasının grip beton yığınına çevrilmesine, yurdu içinde açlıktan ölen insanların varlığına, onların adaletsiz bir şekilde köle gibi çalıştırılmasına ve buna karşı çıktığı zaman kollukların şiddetine maruz kalmayı ister? Hangi yurtsever, parası yoksa evinin olmamasını, hastalıktan geberse dahi bakılmamayı, komşu yurdun içinde insanların öldürülmesini ister? O Yurtsever bilmez mi ki; yanıbaşında akan kan, kendi yurduna da değer? Sizce yukarıda olan şeyleri isteyen biri ne kadar yurtseverdir. Para kazanma hırsıyla doğasını sevmeyecekse, parası yok olanın yurdunda köle gibi çalıştırılmasına göz yumacaksa, tertemiz suyuna ne olduğu umurunda olmayacaksa, masmavi gökyüzünün kara zifiri dumanlarla örülmesi ilgisini çekmiyorsa; elinde silahı olan kollukların çocukları öldürmesi; çocukların elinde sapan olmasıyla vicdan rahatlatıyorsa; o yurtsever değildir. O tam bir yurtsevmez, hatta yurt dediği yeri; cehenneme dönme pahasına bile kirleten biridir.

İşte tam bu noktadan; devlet aklının aklımıza yerleştirdiği şeyleri, kendini devlet aklı tarafından evriltmeyen hareketlere yığmamalı, kavramsal gerçekliğin; kullanıcıları tarafından hangi amaçla kullanıldığına dikkat etmeliyiz.

Bizim yurdumuz dünyadır ve bu açıdan bakıldığı zaman tam anlamıyla yurtseverleriz. Yurdumuzun dereleri özgür akmalı, balıkları bu berrak sularda özgürce yüzmelidirler. Kuşlar tertemiz gökyüzünde uçarken, babalar çocuklarının geleceği için endişelenmeden anneler ile sevişebilmelidirler. Böylelikle refahın ve adaletin hakim olacağı dünya özlemiyle ne kadar bir anarşistin kendine yurt edindiği dünyayı güzelleştirmek istemesi bakımından ne kadar yurtsever olduğunu hepinize anlatmak istedim.

Share:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Çerkesçe

Translate

Çerkesler

Çerkesya

Çerkesya ya da Çerkezistan (Çerkesçe: Адыгэ Хэку,[1] Rusça: Черке́сия, Gürcüce: ჩერქეზეთი, Arapça: شيركاسيا[2]), Kuzey Kafkasya ve Karadenizin kuzeydoğu kıyısında yer alan bir bölge ve tarihsel bir ülkedir. Bu Çerkes halkının vatanıdır.

Etiketler