Çerkesya, diasporanın doğası olmak zorundadır.

Bugüne kadar, eşi görülmemiş bir çabayla bir şeyleri değiştirmeye çabalamış olabilirsin. Hatta emeğin, bu halkın tarihi için bir dönüm noktası oluşturmuş bile olabilir; ancak unutmamalısın ki, tüm emeğini değerli kılacak ve o dönüm noktasını sağlıklı ilerletecek, olmazsa olmaz ilken; savunduğun değerlerin merkezine, mücadelenin doğasına 'ÇERKESYA'yı koymaktır. Bazı gerçekleri görmezden gelerek gidebileceğin tek yol, ömrün kadar olur. Emeğin kavganı ne kadar yüceltirse yüceltsin, kavganın ömrü, senin ömründen uzun olamaz bazı gerçeklere yüz çevirirsen. Bu yüzdendir ki; artık kendimizden ve kişisel görüşlerimizden ziyade, tarihin halkımız için gerçek kıldığı gerçeklere gerekirse kendimizden fedakarlıklarda bulunarak katkı sağlamak vaktidir.Vakit, gerekçesi olmadan diğer halklara düşmanlık eden Çerkesleri dönüştürmedir, Yurduyla arasına neşter vurulmuş diasporayı Çerkesya ile, tarihinden-sanatına, siyasetinden-ekonomisine kadar tekrar buluşturmadır. İnatla kimlik mücadelesi yürüten, ama merkezinde ne yazık ki yurdu bulunmayan oluşumları zorlamadır. Vakit; Çerkesi, Çerkesyasıyla, Çerkeskasıyla, Çerkescesiyle, Çerkes kültürüyle tekrar diri ve bilinçli kılmanın yollarını diş ile tırnak ile arama vaktidir. Bu vakitten sanise sapmak, halkın belleğinden silinmiş kültürel değerlerimize kavuşmamızı geciktirdiğinden, vakit; en az hatayla, en çok doğruyu bulma vaktidir.

Unutmayın, artık tarihi sorumluluklar gerektiren bir dönemin başlangıcındayız ve devletin kendi eğitim işkenceleriyle yoğrulttuğu ve diğer halklara düşmanlaştırarak bir çeşit militanlaştırdığı Çerkeslerin, kimliğimiz üzerindeki etkisi her geçen gün kırılmaktadır.Onlara ve halkımızın ilgili tüm bireylerine, halkının tarihiyle ilgili hiçbir somut bilgi sahibi olmadan, gelişi-güzel söylemler ve kendilerine icat ettiği asalet nidalarıyla halkımızın kaderini tekeline çevirmenin mümkün olamadığını fark ettiriyoruz. Bu kimlik adına bir şeyler söyleme ve eyleme geçme yetkisi hiç kimsenin tekelinde olmadığı gibi, minimum düzeyde bilgi ve sorumluluk gerektiriyor. Daha düne kadar, Çerkesya'nın neresi olduğunu bilmeyen, 1864 için sürgünden ötesini diyemeyen ve bu topraklardaki varlığımızı "osmanlının açtığı kucak" olarak niteleyen birileri, bu ülkede bizleri de asimile eden zihniyetin kendilerine düzdüğü "asalet masallarıyla" teselli olmayı 'Çerkeslik' sanıyorlardı. Daha düne kadar, asaletimizden ve nezaketimizden bahsederken, asaletin ve nezaketin zerresi bulunmayan söylemler ile diğer halklara ve hak mücadelelerine saldırıyorlardı. Bugün, 'hepimiz adına konuşmayın' diyorlar. Oysa biz kesinlikle 'onların dahil olduğu zihniyetler' adına konuşmadık. Bugüne kadar, tarihinden-kültürüne, sorunlarından, çözümlerine kadar bu halkın yarını için mücadele verdik. Vereceğiz de. Hep birlikte, dört koldan yürüteceğiz bu davayı, bu dava; başkalarının kendilerine yazdığı tarihe muhtaç olmayan, kendi tarihleriyle yürüyenler davasıdır. Bu dava, kendini ucubeleştirip yurt anlayışını ikiye-üçe bölmeyen; yurdunu (Çerkesya) bilenlerin davasıdır. Bu dava, yurdundan-diasporasına ve tüm dünyaya daha adil bir yaşamı savunacak ve talep edecek kadar naif, adalet ve özgürlük inancına sahip Çerkeslerin davasıdır. Yaşadığı hiçbir yerde; işçi, kadın, ekoloji sorunlarına karşı sessiz kalmayanların, yaşadığı her yerde, emeği yüceltenlerin, kadın mücadelesi yürütenlerin ve ekolojik sorunlara karşı duyarlı olanların davasıdır. Bu dava, Çerkeslik İnsanlıktır diyen atalarından, bugün halkı adına, insanlık şiarıyla mücadele yürütenlerin davasıdır. Diasporanın bu bölümünde, Çerkesya, tüm öncü hareketlerin merkezi olmalıdır.

Çerkes - Öteki sorunu; Çerkesyasızlığın dibidir.

Kendi tarihinden izole edilerek, başkalarının tarihlerinde istenildiği gibi şovanistleştirilen zümrelerin bugün halkımız ile halkların, halkımız ile davaların arasında çıkardığı fitne, yarattığı kargaşa malumunuzsa, bunun çözümünün de, kendi tarihinden izole edilmiş bireylerin başkalarının tarihinden çıkarılıp kendi tarihine kavuşturmak olduğu da daha anlaşılır hale gelebilir. Bugün üzerine araştırdığımız zehirli zümreler, kendilerini olağanca Türk hissederken, buna bahane bulmakta ustalaşmışlardır ve bu ustalıkları işe yaramadığı anda, saldırgan tavır sergilemektedirler. Türkiye'de yaşayan herkes "Türk"tür şiarıyla, Çerkesliğine toz kondurmayanların büyük bir bölümü dilini de bilmemektedir. Zaten aslında, bugün Çerkes mücadelesinde, diğer halklarla temasa karşı en alerjik tepkiyi gösterenlerin de kimlikleri tespit edilirse ortaya çıkacak bir konulardan biri de, bu kişilerin genel anlamda Çerkesliği, özel anlamda dili, tarihi ve bilinci taşımadıkları olacaktır. Onların bildiği Çerkesliğin tanımı: hizmette sınır tanımayan hazır kıta paramiliterler olmaktan ötesi değildir. Bugün biz, diasporamızın doğasına Çerkesyayı oturtarak, o kişilerin yaydığı zehire panzehir olmaya çok yakınız ve bu, onurlu halkımızın tarihi için mücadele yürütenlerin sorumluluğundadır.

Çerkes kalma mücadelesi yürüten herkesin bu sorumluluklarını farketmesi ve gereğini yapması vakti geldi. Susmaya ve durmaya hiç kimsenin hakkı kalmadı.

Share:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Çerkesçe

Translate

Çerkesler

Çerkesya

Çerkesya ya da Çerkezistan (Çerkesçe: Адыгэ Хэку,[1] Rusça: Черке́сия, Gürcüce: ჩერქეზეთი, Arapça: شيركاسيا[2]), Kuzey Kafkasya ve Karadenizin kuzeydoğu kıyısında yer alan bir bölge ve tarihsel bir ülkedir. Bu Çerkes halkının vatanıdır.

Etiketler