Ankara Katliamı, Barış....

Ne ara bu kadar soğukkanlı oldum bilmiyorum, ölü listelerinde tanıdık aramaya ne ara aşina oldum böyle? Beni kim alıştırdı, herkes böyle mi alışıyor acaba.. hayatta en çok korktuğum şeydi, neneme baktığımda ölümü düşünür, korkardım. Açıkçası; ilk başlarda kudretine aşık olduğum Allah'tan; beni nenemden önce öldürmesini de dilemiştim, öldürmedi. Nenem öldü, sonra dedem, sonra anneannem.. sonra çocukluğumdan tanıdığım Fadel amca, Abidin amca böyle uzadı geldi bana... şimdi geldiğim nokta da ise, Allahtan dileğim annemin ve babamın bizden önce ölmesi. Ben ölmüş çocuklarını taşıyan babaları, anneleri gördüm; ölümü ensemde hissettim, hissediyorum da. Ankara'da patlama olduğunu, ilk Birgül ablanın mesajından aldım, hemen ağlara girdim ve kontrol etmeye başladım. Gujan iyi mi? Seyfullah abi nasıl? Cumhur abinin durumu ne? Acaba Kadir gitmiş miydi? ya peki Gökhan, o ankara'da yaşıyor zaten ve böyle bir eyleme mutlaka giderdi.. Listem uzundu.. patlama yeni olmuştu ama, ben ölü listesine ulaşmaya çalışıyordum? Sahi, siz hiç böyle bir duyguya kapıldınız mı? Gujan'ın iyi olduğunu Gülin'den, Seyfullah abinin yaralandığını Sebahattin abiden, Jeren Mehmet'in bacağına bilyeler saplandığını Kerim'den, Cumhur abinin basınçtan savrulduğunu ve tanımadığı bir adamın kendisini Sakarya'ya doğru yola çıkardığını Nartan abiden öğrendim, tam rahatlayacaktım ki.. kendimden utandım! Önce hiç görmediğim bir şeye dönüştü çünkü, 20'den 30'a sonra 50'ye 70'e 97'ye diye sürekli artan resmi ölüm sayıları.. nasıl utandım kendimden anlatamam size, bizden hiç kimse ölmedi diye sevindim, halbuki oradaki herkes bizdendi.. hepsi kardeşimizdi, hepsi yoldaşımızdı; biz ölmeyelim diye, asker-gerilla ayırmadan inadına barış diye bağırıyorlardı. Daha geçmiş yazımda sesleniyordum, kör olmayın, görün bizi; yoksa katledecekler diye.. Siyasihaber'de ölülerimizin resimlerine baktım, gencecik adamlar, kadınlar, çocuklar, ihtiyarlar.. hiçbirisi askeri-polisi kendisinden ayrı görmeden barış istemişti memleket huzura ersin diye. 400 vekil verin, bu işi çözelim diyen adamın, başlattığı savaşı durdurmak isteyen yüzlerdi hepsi. Sonra, ölmüş askerlerin resimleri paylaşıldı, dendi ki; bizim vicdanımız burada kaldı.. sanki bu savaş yalnızca bizi öldürüyor, sanki bu kurşunlar, bu bombalar yalnızca bizi yarıyor değil mi? Diyelim ki, patronum bana cumartesi günü izin verseydi ve bende orada olabilseydim, paramparça bedenim, sülalemdeki onca polisi, onca askeri mutlu mu edecekti? Ben onların da "Canberk"i değil miyim? ve ben orada barış diye çığlık atarken, bir tek Gerilla'yı mı koruyor olacaktım askerin, polisin kurşunundan? Sülalemde onca asker, polis varken; onları da koruyor olmayacak mıydım Gerilla'nın kurşunundan? Bizim barışa kavgamız, tek taraflı değil. Kim ölse, biz yanıyoruz. Biz ölüyoruz. Öldürülüyoruz. Açın gözlerinizi, görün. "Kör olun demiyorum, kör olmayın da görün bizi"




Share:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Çerkesçe

Translate

Çerkesler

Çerkesya

Çerkesya ya da Çerkezistan (Çerkesçe: Адыгэ Хэку,[1] Rusça: Черке́сия, Gürcüce: ჩერქეზეთი, Arapça: شيركاسيا[2]), Kuzey Kafkasya ve Karadenizin kuzeydoğu kıyısında yer alan bir bölge ve tarihsel bir ülkedir. Bu Çerkes halkının vatanıdır.

Etiketler