Haksızlık karşısında susan Yemuktur!

Bana göre dünyadaki bütün halklar eşittir, biri diğerinden üstün veya düşük değildir. İşte sırf bu düşüncemden dolayı; hiçbir zaman ve hiç kimse benden; sırf bizden diye kötüyü savunduğumu veya bizden değil diye iyiyi kötülediğimi duyamayacak. Dünya bir çok halka, bir çok dile, bir çok kültüre, bir çok geleneğe ve bir çok töreye sahiptir ve hiçbir halk, hiçbir dil, hiçbir kültür vs. bir diğerinden daha fazlasıyla hakka sahip olamazlar. Bizim Türkiye'de Çerkesler olarak talebimiz, bir Kürtten, bir Lazdan, Ermeniden, Rumdan, Araptan daha fazla hakka sahip olma istemimiz, en azından benim için olacak iş değildir ve dikkat ederseniz her seferinde, bizi kendisinden alçak gören bir tarafa yönelik mücadelemiz belirgin durmaktadır. Eğer konuyla ilgili ve takipteyseniz hafızanızı yokladığınız zaman da bunun izlerini göreceksiniz, bize neden hiç kimse ırkçı diyemez? Çünkü bir Çerkes ulusunun, var olan diğer tüm uluslardan daha iyi bir geleceğini savunmadık, zaten böyle bir savunum ancak ütopya olurdu. Bizler Kurtuluş Savaşında birlikte savaştık demogojisinden yola çıkıp, bir de "hiçbir zaman yediğimiz kaba pislemedik" alçaklığına sığışarak, işte bize de artık ödül maması kıyafetinde bir "Çerkesce Televizyon" verirsiniz de demedik. Çok açık ve net bir şekilde söylediğimiz şey; "biz eşitiz!" demekti. Bunu bir çok yazıda, söylemde, eylemde, çeşitli yollar ve vasıtalar, değişik kelimeler, videolar, çalışmalar ile söyledik. Hiçbirisi biz "üstünüz!" üzerine kurulu cümleler olmadı, basitçe ve mütevazice "biz eşitiz" diyorduk. Bugün de öyle söylemeye devam ediyoruz, yarın da öyle söylemeye devam edeceğiz ve bizi bu coğrafyaya mahkum eden sürgünü geri çevirip, kültürümüzün kök salarak insanlarında yeşerdiği yurdumuza döndüğümüz gün de söyleyeceğiz. Bizim bugün, bunu söyler haldeki mevki ve halimizin bu düşüncemize hiçbir tesiri yok, evet bugün resmen eziliyor ve sistematik bir şekilde yok ediliyoruz ve buna karşı direngen biçimde "biz eşitiz!" diyoruz. Yarın yurdumuzda da, biz egemen ulus olup, içimizdeki azınlık grupları ezersek, sistematik bir şekilde yok etme politikası uygularsak o gün de bizi aynı sözcükleri kullanırken göreceksiniz. O zaman da "biz eşitiz!" diyeceğiz. Bugün burada, Kürtlerle, Lazlarla, Süryanilerle, Araplarla ve bu ülkenin egemen ulusundan olup "biz eşitiz!" diyen Türklerle omuz omuza veriyoruz, işte yarın da, içimizdeki kazaklarla, ruslarla, ermenilerle, gürcülerle vs. omuz omuza verip aynı şekilde bağıracağız. Biz hakkımızın tarafındayız ve hiç kimsenin hakkını gözetmekte değiliz. İşte bu yüzden, çok doğaldır ki; sürgün coğrafyamızda her kimin hakkı yeniliyorsa, bizleri onların omuzlarında görüyorsunuz. Bize göre, haksızlık karşısında susan yemuktur! Zalimin mazlum üzerinde şakırdayan kırbaçına sessiz kalan, xaynapların en büyüğünü yapmaktadır. Atalarımız bize "insanlığı" güllük gülistanlıktan değil, devasal orduların karşısında cesurca direndikleri özgürlük cephelerinden bırakmıştır, bizler de o mirası çocuklarımıza, bir kab yemek uğruna şekilden şekile girenler gibi balon asaletinden, böbürlenmekten değil, bugün şartların bizi sıkıştırdığı ve bir riske dönüştüğü insanlık cephelerinden bırakacağız, bu yola koyulurken elbette dokunulmaz olmadığımızın farkında ve bizlere yarattığı riski görerek başladık, bugün de her türlü risk ve ihtimale rağmen, tıpkı atalarımız gibi ölüm pahasına yüce adaleti, vicdanı, haklıyı ve gerçeği bağıracak, şartlar neyi gerektirirse gerektirsin güçlü zalimin değil, güçsüz mazlumun yanında olmaktan vazgeçmeyeceğiz. Öleceğiz, diz çökmeyeceğiz! Bizim, bugün dünyayı kana bularken göz kırpmayan barbarların işgal ettiği, her gün bombaladığı bir kente yeniden yaşam götürmek üzere, ölümü göze alan ve her şeye rağmen bir adım geri attığını göremeyeceğiniz, bu vicdanı ve inancı uğruna ölen Nartanlarımız, Ferdanelerimiz, onların omuz verdiğimiz halka taşımak isterken, gökyüzüne ulaştırdıkları selamlarımız var. Bizim Seyfullah'larımız, bizim Mehmet Jeren'lerimiz, Ayşe Denizlerimiz, Yusuf Arslanlarımız var. Biz varız; yeter ki haklı yolumuzdan ve "biz eşitiz!" sözüne tutunalım! Ölüme kadar varız ve bir adım geri atmayacağız.

Bir adım geri atmadığımız davayı iyi bilin! Bizim davamız, bizi kendisinden alçak görmek isteyenlere karşı, "biz eşitiz!" davasıdır. "Biz eşitiz!" ve yürüdüğümüz yol, bizi ancak "eşit!" bir yarına ulaştırmak üzerine kuruludur, ağzımızdan ve kalemimizden dökülen şiar budur! Aldığımız riskler, verdiğimiz canlar, kopan etlerimiz, akan kanlarımız, yoldaş kanlarında sırılsıklam olan bedenimiz işte bu yola inanmıştır! İşte bu yolda biz, hiçbir zaman ayrıcalıkların değil, daima ve sürekli eşitliklerin taraftarı ve savunucusu olacağız. Birileriyle aramızdaki yegane farkta bundan ibaret! Zulüm kimden gelirse gelsin, biz zulmün hedeflediğinin yanında olacağız ve hiçbir masal bizi o mazlumun yanından alı koymaya yetmeyecek. Bugün bizlere, olmadık yaftalarda bulunan ve bir kab uğruna uşak ruhluya dönüşmüş birileri Silopi'de, Silvan'da, Nusaybin'de masumlar ölürken "Kürt"  Ermenilerin gasp edilmeyen ender mülklerine göz dikildiğinde, Hrant eylemlerinde "Ermeni" diyerek hem bizleri, hemde kendilerini tarihe geçirmiş duruma gelmişlerdir. Evet! Dostlar, düşmanlar iyi bilsin ki; öldürülen Kürt çocukları bizim çocuklarımız gibidir! Öldürülen Kürt anneleri de annelerimizdir, hep öyle olmuştur! Kürdistan'da patlayan bomba, burada bizi yakmaya yetmektedir. Bizler, faşist kurşunların hayattan kopardığı insanlarla Kürdüz! Biz biliyoruz, siz de bilin istiyoruz ki; cinayet sadece katil ile kurban arasındaki bir mesele değil, katilin kurbanı katledişini görüp susan ve susmayanların da arasındaki bir meseledir. Biz cinayeti görüp susanlardan, katili gizleyip, onu yeni kurbanlarının peşinde rahat rahat dolaştıranlardan olamayız! Dün, Çerkesya'da bizi katledenlerle, bugün Kürdistan'da Kürtleri katledenler aynıdır! Hepsi, katiller cemiyeti mensubudur. Dün Çerkesya'da biz katledilirken susanlarla, bugün Kürdistan'da Kürtler katledilirken susanlar, aynı derece de alçaklardır, ve dün Çerkesya'da akan Çerkes kanlarını gizleyenler gibi, bugün yanıbaşımızda akan kanları gizleyenlerden olmayacağız. Çerkesler, yandaş, yalak ve ruhsuz bir toplum değildir, Çerkesler, hür vicdanlarıyla zalim ile mazlum arasında fark gözetip birinden taraf olacak kadar hür ve vicdan sahipleridir! 

Bugün, kim kime zulüm ediyor? görmüyor muyuz? 
gördüklerimiz bizi hiç mi etkilemiyor? Peki niye susuyoruz? "oluk oluk" kan akıtanların zulmüne sessiz kalacak kadar korkak bir geleneğimiz mi var?

Haksızlık karşısında susan, bizden midir? 
Share:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Çerkesçe

Translate

Çerkesler

Çerkesya

Çerkesya ya da Çerkezistan (Çerkesçe: Адыгэ Хэку,[1] Rusça: Черке́сия, Gürcüce: ჩერქეზეთი, Arapça: شيركاسيا[2]), Kuzey Kafkasya ve Karadenizin kuzeydoğu kıyısında yer alan bir bölge ve tarihsel bir ülkedir. Bu Çerkes halkının vatanıdır.

Etiketler