Hiç olmamış gibi..



Çerkes gözlerin neler görüyor sigoş?

Gün, güneş; Bu güneş ki; Çerkes gözleri tatil gören sigoşlara tatlı mı tatlı, piknik havası.. hele bir de düğün yapılır bu güneşin altında sormayın gitsin; tadından yenmez!

Ee dile kolay; çetin geçen kışın ardından herkes bu güneşi bekler. Çerkesler de öyle!  Çerkesler baharı sever, düğünü sever, zexesi sever.. hele bir de günlerce sürerse, hele bir de gece ateş yakılıp sohbet edilirse; vay anam vay!

Düşünsenize! Bütün gün düğünde oynamış durmuşsunuz, yemişsiniz Çerkes yemeklerinizi.. akşam tabi herkes yorgun, ateşi yakıyorsunuz, etrafında yuvarlak oturmuşsunuz, o güzelim tatlı mı tatlı, asil mi asil Çerkes sohbetine başlıyorsunuz. Yuvarlakta oturanlardan bir arkadaş başlıyor:

- Nart mitolojileri dünyanın en eski mitolojilerinden biridir tabi bu da Çerkeslerin geçmişten bugüne ne kadar köklü ve asil bir halk olduğunu çıkarır; Yunan mitolojisi bile bizden feyz almıştır.

Yuvarlaktaki herkesin göğsü kabarıyor; ee! Nartların torunları onlarda tabii... Sonra yuvarlaktan başka biri söz alıp başlıyor anlatmaya:

- Çerkeslerin yüzlerce yıldır soyadları var, tabi bu da Çerkeslerin geçmişten bugüne kadar ne kadar köklü, asil ve medeni bir halk olduğunu ortaya çıkarır.

Yuvarlaktaki herkes o an itibariyle müthiş bir coşku yaşıyor içinde, anlatılır gibi değil! Bu coşkuya dayanamayan bir genç hızlıca giriyor söze:

- Çerkeslerin hapishane kavramı yoktur, bu da xabzenin sosyal yaşamda nasıl adalet sağladığını ve toplumu bir arada düzenli tuttuğunu gösterir, bu da Çerkelerin ne kadar adalet dolu, köklü, asil ve medeni bir halk olduğunu anlatır diyor!

Yuvarlaktaki insanların içi bayram yeri, nasıl bir insan hiçbir çaba sarf etmeden adaletin timsali, köklü, asil ve medeni bir halk olmayı başarabilirdi ki Çerkeslerden başka? Bu asalet patlamasıyla bir genç hınzır gibi giriyor söze:

- Kadınlar evlendikten sonra da kendi soyadlarını kullanır, kadınların toplumdaki yeri hiçbir medeniyette olmadığı kadar kuvvetlidir; bu da Çerkeslerin ne kadar nazik, adalet dolu, köklü, asil ve medeni bir halk olduğunu ispatlar diyor.

Yuvarlaktaki herkes o an itibariyle bir asalet patlaması yaşamaktadır. Zaten mevsim de elverişlidir bu patlamayı yaşamaya; bahardır!...

Fakat fazla asalet; insanda uyuşukluk, unutkanlık, kaygısızlık yaratır. Hiçbiri Çerkesce konuşmamayı yadırgamamakta, sebeplerini düşünememekte ve buna dair hiçbir kaygı hissetmemektedir bu gençlerin. Bu gençler; atalarının tarihini iliklerine kadar sömürürken acılarını zerre kadar hissetmemektedir.

Çerkes gözleri gün, güneş gören arkadaşlar. Güneş insanoğlu için ve dahası dünyadaki tüm hayat için kainatın en değerli varlığıdır. Eğlenmek de yemek yemek gibi müthiş bir ihtiyaçtır ama fakat unutmak da nefessiz kalmak gibi  tehlikeli ve ölümcüldür. Gördüğünüz bu  güneş; 2 Mayıs tarihinde TBMM'nin aldığı bir kararla Gönen-Manyas yöresi Çerkesleri için; acıyı, susuzluğu, tekrar sürgünü, ötekileşmeyi, yoksullaşmayı ve ölmeyi temsil ediyordu. Yöre Çerkesleri o tarihte alınan bir karardan sonra Türkiye'nin ilk iç sürgünü olan Gönen Manyas sürgününe uğradılar! 1 gün etmeyecek süreyle hazırlanmaları emredildi ve yanlarında sadece bir öküz arabasının taşıyacağı kadar yük götürülmesine izin verildi. Afyon'a kadar bu güneşin altında yürüdüler. Afyon'da hayvan vagonlarına bindirildiler ve paramparça edildiler.

Nasıl oluyorda yok sayıyorsunuz? Nasıl oluyorda Çerkes gözleriniz bunu göremiyor? Unutmanız mı emredildi? Hiç olmamış gibi yapınca, tarihte o insanların çektiği acılar siliniyor mu sanıyorsunuz?
Share:

Referandum değerlendirmesi

Cumhurbaşkanı çıkıyor

Teröristler hayır diyor diye bağırıyor kalabalığa, kalabalık da cumhurbaşkanına bağırıyor "idam isteriz" diye sloganlarla

Başbakan çıkıyor

Teröristler hayır diyor diye bağırıyor kalabalığa, kalabalık da başbakana bağırıyor "idam isteriz" diye sloganlarla

İçişleri bakanı çıkıyor, Dışişleri bakanı çıkıyor; bağırıyor hayırcılar teröristler! diye

Aile bakanı çıkıyor, Enerji bakanı çıkıyor; teröristler hayırcılar! diye bağırıyor..

***

Devletin bütçesi istisnasız EVET çıksın diye harcanmış, medya kurumlarının hepsi yandaş, yalaka; bütün radyolar ve televizyonlar el ele vermiş, dört bir koldan propaganda yapıyorlar, kimine göre aylarca ama Allah biliyor ya yıllarca...

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı  bir pankart astırmış; Demokrasi Kazandı diye..

Adam sokakta böbürlene böbürlene yürüyor, nasıl koyduk ama diye diye...  onun arkadaşı; hayırcıların karısını-kızını-anasını, malını-mülkünü ganimet olarak istiyor... onun arkadaşı Almanya'da; Türkiye dünyanın en güçlü ülkesi oldu diyor...

Cumhuriyet Halk Partisi başkanı çıkmış televizyonda; YSK halkoylamasını tartışmalı hale getirdi diyor

Oyların dışarıdan gelmediği kanıtlansın diye vurulan mühürün olmadığı oyların dışarıdan geldiği ispatlanmadıkça geçerli sayılacak diyor YSK ve devletin tüm imkanlarını hoyratça kullanan evetçilere rağmen hapishaneleri dolduran, her yerde baskılanan hayırcıları yenmenin tek yolu mühürsüz oyları da geçerli saymak oluyorken

Milliyetçi Hareket Partisi başkanı çıkmış kürsünde; Fiili durum bitti mi? Bitti. Sistem değişti mi? Değişti. Maksat hasıl oldu mu? Oldu. O halde mesele bitmiş, düğüm çözülmüş, ülkemizin önü açılmıştır diyor.

Milleti de kendisi gibi sanan, balkon da önündeki yazıyı dahi nasıl okuyacağını başkasına soran ve istisnasız bu ülkede herkese ama herkese beyefendiden başbakan olduysa, benden neler olmaz umudu veren düşük profil; "Sonuçlara her kesimin saygı duyması gerekmektedir" derken yüzü kızarmıyor.

***

Bir yandan da düşünüyorum; %51 Hayır çıksaydı ne değişirdi diye? Referandum kampanyalarının ilk günü konu hasıl olmuştu sonuçta, herkesin hayırı kendineydi... doğru! CHP ile HDP'nin ve dahası Muhalif MHP'cilerin hayırları aynı mıydı?

Herkesi hayırda buluşturan şey aynı mıydı? Değildi..

Ben politikadan anlamam, şimdi bütün hayırcıları aynı yere toplamak ve çok olmak muhtemelen politik olarak bir şey ifade ediyor olabilir, ancak aslında hayır içinde buluşan bazı unsurların birbirini iktidardan daha fazla yok etmek istediğini de hiç kimse unutmazsa; yarın için iyi eder.

***
Şu referandumda tarihte hiç sevmediğim biri ve çok sevdiğim başka biri yine haklı çıktı bana göre..

Birincisi hiç sevmediğim Stalin... ne demişti? "Oyları kimin verdiği değil, kimin saydığı önemlidir" demişti..

İkincisi de çok sevdiği Emma... Emma Goldman "Oy vermek bir şeyleri değiştirecek olsaydı, yasaklanırdı"demiştir.

***
Cumhurbaşkanı referandum sonrası 2019'a kadar yapılacak çok iş var demişti... İlk iş olarak rica ediyorum Yüksek Seçim Kurulu'ndaki Yüksek'i de kaldırıp zıt anlamını koyarlarsa; bu referandumu taçlandırmış olurlar.

***

Bu arada son başbakan ve yaverlerini de tebrik etmeden bitiremeyeceğim; gider ayak 23 milyon 777 bin terörist armağan ettiler Türkiye'ye...
Share:

Çerkesçe

Translate

Çerkesler

Çerkesya

Çerkesya ya da Çerkezistan (Çerkesçe: Адыгэ Хэку,[1] Rusça: Черке́сия, Gürcüce: ჩერქეზეთი, Arapça: شيركاسيا[2]), Kuzey Kafkasya ve Karadenizin kuzeydoğu kıyısında yer alan bir bölge ve tarihsel bir ülkedir. Bu Çerkes halkının vatanıdır.

Etiketler