Sochi; Geçmiş-Gelecek


Yaşamın bizi taşıdığı yerdeyiz. Tarihimizin kırım noktası olan 1864'ü, Umutlarımızın süsü iken, halkımızın mezarına çevrilmiş Sochi'yi ve bizi acımasızca savuran Savaşı da unutmuyoruz. Gerçeklik ve duygusallık ikilemindeyiz. Robot değiliz, farkındayız. Duygusal davranabiliyoruz fakat bu duygusallığı hayatımıza endekse edemeyiz. Duygusallığımız geçmişten beslenirken, gerçekliğimiz geleceğimizi inşa ediyor olacak. Bu yüzden şurasını iyice anlamalıyız ki; ne duygularımızı söküp atabiliriz içimizden, ne de duygularımıza esir olup geleceğimizi risk altına alabiliriz; tek bir yol var! Geçmişi unutmadan, geleceği planlamak!

Ölenler; boyun eğmediler diye öldüler... boyun eğmediler, çünkü; özgür yaşamak istiyorlardı ve inanır mısınız bilemem ama, ölene dek özgür yaşadılar ve özgür insanlar olarak öldüler. Bize bu savaşı kazanacak bir erk, silah bırakmadılar ; çünkü onlarda yoktu.. bize sandıklar dolusu altın, kutular dolusu para bırakmadılar, çünkü onlar da yoktu. Ancak, hiçbir erkin zaptedemeyeceği ve hiçbir altının satın alamayacağı o şeyi bize bıraktılar.. çünkü onlarda vardı o, asla teslim etmedikleri ve asla yolundan dönmedikleri bir şeydi; ÖZGÜRLÜK RUHU.. işte kara tarihimize tanıklık eden karadenizin rüzgarında kulağımıza taşıdığı fısıltı da bu.. bize öylesine kesin, öylesine gerçekle konuşuyor ki karadenizin fısıltısı; "İyi dinleyin beni" diyor ve "Hiçbir gücün, hiçbir baskının ve şiddetin teslim alamadığı ruhu dinleyin, bu ruh ki; sizin yüreğinizden ve aklınızdan sökülmedikçe; hiçbir şekilde esir olmayacaksınız. Herşeyin bitti dendiği noktada, yeniden varolmanın ne olduğu; dosta-düşmana göstereceksiniz" diye devam ediyor.

Sochi'de olimpiyat yapabilirler-yaptılar-da! Devam da edecekler buna.. Çünkü devlet, ahlaksızlığın ve savaşın kendisidir. Rusya da bir devlettir. Kendi içinde, kendi eğitim adı altında aşılağıdı şeylerde, kendi altında ezilen işçilerine diyor ki; "Ben güçlüyüm. Korkun benden" Bunu bize de söylüyor. "Sizin tarihinize kıydım. Sizin yaşamınıza kıydım ve sizi dağlarınızdan çıkartıp çöllere kadar yollattım. Öldürmekle bitmediniz. Kalanlarınız şu gücüme tanık olsun ve haddini bilsin. Ben bugün, tekrar; size yine aynı acıyı yaşatacak güçteyim. Sochi'de kanıtımdır." diyor. Biricikliğinin temelini, kana ve vahşete; baskıya ve dayatmaya oturtup; "Bu topraklarda, benim istediğim herşey olur" diyor ahlaksızca. Uluslararası özgürlük istemine de şunu iyice gösteriyor ki; bir devlet; savaşın en acımasız olduğu yerde, barışı temsil eden olimpiyatları kullanacak kadar yalancı, göz boyayıcıdır. Biz Çerkesiz ve İnciniyoruz tabi, bu yaşamın insancıl refleksidir. Biz-de bu insancıl refleksimizin kalbimize bıraktığı acıya karşılık tepki veriyoruz. Tepkimiz kronikleşiyor sonra, sonra iyice sıradan bir şeye dönüşüyor bizim için. Aslında şurayı unutmayalım; sochi sıradan bir kent değildir. Rusya sıradan bir olimpiyat düzenlemedi. Biz sıradan bir eylem yapmadık. Sochi bir soykırım toprağıdır ve özgürlük ruhu taşıyan Çerkesyalılar tarafından, canları pahasına savunulmuş Çerkesya'nın işgaline, soykırımın fiziksel bütün belirtilerine tabidir. Rusya, biraz yukarıda bahsettiğim gövde gösterisini yapmış, savaşın en acımasız olduğu bir kenti barışı temsil eden bir organizasyona ev sahibi yaparak; dünya devletleri için; savaşın ve barışın ne kadar oryantal olduğunu göstermiştir. Hiçbir şey sıradan değilken ve olimpiyatlara hayır eylemleri de kaynağını buradan alırken, çirkinliğine tanık olduğumuz devlet rusyası bu olimpiyatları yapmıştır. Buna karşı da kaynağını buradan alan, olanı kınayan eylemler yapılmıştır. Bu süreçte biz; uyuyan bir halkın ayağa kalkan bazıları olarak eylem yapma refleksimizi ve tarzımızı da oluşturduk. Şimdi aylarca ve yıllar kendimize sochi'yi anlatıp, sochi üzerinden dirilen halk tabakamızı sürekli sochi üzerinden eyleme besleyemeyiz. Sochi; bizim için acı Rusya için yüz karası olarak tarihe ikinci defa yazılmalıdır ve tarihte, ait olduğu yerde yerini almalıdır (Geçmişte) Bizler de, yaşayan ve organik bağlantı kurabilen Çerkesler olarak, kültürümüzü, dilimizi ve bizi biz yapan herşeyimizi canlı tutacak birşeyler yapmalıyız.

Geleceği tesadüfen değil, planlayarak yaşamalıyız. Plan-programlarımızı organize etmeli ve geleceği bu organizasyona uymaya zorlamalıyız. Bunun için eylem göstermeliyiz.

Tabi herşey olurken, geçmişimizi de asla unutmamalıyız.

Çerkes Soykırımını artık dışarıya anlatmalıyız. Halklarla birlikte (Türk, Kürt, Arap, Laz, Alevi,  Sunni, Dinsiz, Hristiyan) halkımızı temsilen, halkımıza hitap eden, halkımız adına konuşan ve isteyen olmalıyız.

Share:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Çerkesçe

Translate

Çerkesler

Çerkesya

Çerkesya ya da Çerkezistan (Çerkesçe: Адыгэ Хэку,[1] Rusça: Черке́сия, Gürcüce: ჩერქეზეთი, Arapça: شيركاسيا[2]), Kuzey Kafkasya ve Karadenizin kuzeydoğu kıyısında yer alan bir bölge ve tarihsel bir ülkedir. Bu Çerkes halkının vatanıdır.

Etiketler