Devletin "AHLAKSIZ" Çerkeslerine karşı, Halkların "ONURLU" Çerkesleriyiz!

Devletin "AHLAKSIZ" Çerkeslerine karşı, Halkların "ONURLU" Çerkesleriyiz!

Son yıllar, "yüce devletin" pimini çektiği bazı Çerkesler, yırtık çoraptan fırlayan parmak misali çıktılar karşımıza. Bizleri sindirmek için her yolu denediler, bizleri yıldırmak için her pisliğe bulaştılar, bizleri susturmak için her kapıyı dolaştılar. Gördük ki, efendilerinin arzularını yerine getirmek için yapmayacakları şey kalmamış. Fakat olmadı! Dosta ve düşmana ilan ettiğimiz gibi, bizler de hemen yılmayacağımızı, sonuna kadar direneceğimizi gösterdik onlara.  Her geçen gün yurdumuza ve insanlığa bir adım atmaya başladık. Bizi duymayanlar, duydu. Bizi görmezden gelenler, gördü. Asırlık sessizliğimiz, kardeşlik çığlığıyla yardı halkımızın geleceğine örülen karanlık duvarı. Artık daha duyulur, daha görülür, daha sesli bir kimlik anlayışı; eşitlik kavramıyla yanyana; düşmanlıklar üreten politikaları sarsacak biçimde konumlanmaya başladı. Kime neden düşmanlık ettiğimizi sorduk, sordurduk. Ermeniler neden bizim düşmanımızdı? ya da Kürtler, ya da Rumlar ya da nice güzel halk? Neyi paylaşamıyor olabilirdik? Her birimizin iliğini kurutan anlayış, dilimizi susturan, tarihimizi çarpıtan, geleceğimizi törpüleyen, geleceğimizi silikleştiren, geleceğimizi sessizleştiren anlayış aynı değil miydi? Biz konuştukça, kardeşlik güçleniyordu. Bu kimliği temsil eden karanlığı yardık, aydınlık bir kere düştü onların karanlığı ortasında. Çıldırmış ite döndüler. Bunu her yerde gösterdiler. Küfür ederek susturmak istediler, yalan atarak karalamak istediler. Tehdit ederek korkutmak istediler. Ama ne yaptılarsa olmadı. Bu ülkede sınıfsal ve kimliksel adalet istedik, cinsiyet eşitliği istedik, eşitlik istedik! Özgürlük istedik. Kim bunları istediyse, onların yanına koştuk. Yoldaş olduk. Bir yol bulduk, o yolda yürüdük. Biz yürüdükçe karanlık aralandı, aralanan karanlık ortasında, "Çerkeslik İnsanlıktır" diyen bir aydınlık parıldadı. Biz o aydınlığı, atalarımızdan; çocuklarımıza teslim etmek üzere ödünç almıştık. Tüm bunlarla birlikte, tarihsel yurdumuza da yakınlaşmaya başladık. Gördük ki, yurdumuza yakınlaştıkça, buradaki hastalıklarımız eriyor. Burada egemenlerin halkımıza yazdığı yalan tarih ortaya çıktıkça, paramiliter zihniyetlerde kümelenmiş Çerkeslik anlayışı dağılıyordu. Daha çok tutunduk. Biz tutundukça; dünyada olup bitene sesi çıkmayan pısırık Çerkes modeli, yerini direnişin en ön saflarında yer alan cesur Çerkes modeline bırakıyordu. Bu mücadelenin en güzel yüz metresini koştuğumuz arkadaşlarımız; 
21nci yüzyılın bölgemizde veba gibi yayılan barbar örgütlerince harabeye çevrilmiş umutlar bölgesi Rojawa'daki çocuklara gülücük olmaya karar verdiler. Bohçalarına, bölüşecekleri ekmeği.. Çantalarına çocukları için oyuncakları koydular, yola düştüler. Okullar kurmak ve bölgeye umut vaadeden Rojawa'ya sahip çıkmak için. İşte tam bu sırada, Suruç'tan bir kara haber düştü içimize. Ciğerimiz yandı! Daha adil, daha eşit ve daha özgür bir dünya için omuz omuza verdiğimiz yoldaşlarımızı katletmişlerdi. Yalanlarıyla, baskılarıyla, tehditleriyle, yıldırma politikalarıyla durduramadıkları çocukları, silahlarıyla, bombalarıyla vurmuşlardı. Bu aydınlığa karşı işlenen soykırımın bir parçasıydı. Bizler de bu soykırımın en büyük mağdurlarıyız. Fakat, bölgeye ışık saçan bu hareketin karartılmasına asla müsaade etmek niyetinde değiliz. "Bir ölür, bin doğarız" bunu da dosta düşmana karşı tekrar iletmek, bildirmek isterim. Yalanlarız, baskılarınız, tehditleriniz nasıl vız geldiyse bugüne kadar, silahlarınız, bombalarınız da öyledir. Katliam girişimleriniz bizi korkutmaktan ziyade, içimizdeki öfkenin ateşini harlamakta ve bizleri bu kavgayada daha sıkı tutundurmaktadır. Bu uğurda hiç yılmayacağız, adaletten ve eşitlikten asla vazgeçmeyeceğiz. Kardeşlerimizi ne Rojawa'da ne Türkiye'de ne de K. Irak'ta asla yalnız bırakmayacağız. Devletin  Ahlaksız Çerkesleri, ölülerimizin arkasından bile ağza gelmeyecek laflar ederken hatırlatmak isteriz, daha düne kadar bizlere "Xabze" diye, göz yummayı tembihleyenler, sessiz kalmayı öğütleyenler; işte bu alçak namussuzların doğumunun ebeleridir. Onların, tüm insanlık değerlerini hiçe sayarak; egemenlerin faşist politikalarını en sadık köpekler olarak sahiplenmeleriyse; onlara cesaret veren efendileridir. Fakat "ok yaydan çıkalı" çok zaman geçti. Biz; dünyada adaleti ve eşitliği bölgede kardeşliği bağırmaya başlayalı, çok şey değişti. Siz nasıl devletin ahlaksız çerkesleri olduysanız, biz de halkların onurlu Çerkesleri olduk çoktandır. Çoktandır sizin açtığınız yaralara tuz bastık biz. Siz sindiğiniz köşelerden varın, istediğiniz kadar havlayın. Varın ölümümüz arkasından bayram edin ey köpekler! Sizin gibi, bir kab yemek uğruna şerefini ve onuru satanların yolunda olmayacağız. Onurumuz için ölenler olacağız. Siz alçaklığınızla, biz onurumuzla anılacağız. Alçaklık sizin, ölüm de bizim kaderimiz olsun. Siz 70 yıllık ömrünüzde ekmeğiniz için onurunuzu satın, biz şu kısacık ömrümüzde onurumuz için ekmeğimizden vazgeçmeye hazırız ve emin olun, son sözü biz söyleyeceğiz! Biz Söyleyeceğiz! BİZ SÖYLEYECEĞİZ!

Share:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Çerkesçe

Translate

Çerkesler

Çerkesya

Çerkesya ya da Çerkezistan (Çerkesçe: Адыгэ Хэку,[1] Rusça: Черке́сия, Gürcüce: ჩერქეზეთი, Arapça: شيركاسيا[2]), Kuzey Kafkasya ve Karadenizin kuzeydoğu kıyısında yer alan bir bölge ve tarihsel bir ülkedir. Bu Çerkes halkının vatanıdır.

Etiketler